5 Eylül 2018 Çarşamba

Öğrencinin Dilinden Öğrenci Anlar-7

"Bir insan hangi limana ulaşmak istediğini biliyorsa onun için her rüzgar uygundur. " Senaca'nın en sevdiğim sözlerinden. Öyle doğru bir söz ki... Bunu sizlere kanıtlayan bir söyleşi yaptık Ece ile. Ece hem geçen yıl hem de bu yıl sınava girdi. Sizlerin meşhur tabiriyle 'mezuna kaldı' ama hedefini belirlediği için tüm zorluklara bir çözüm buldu. Ece ile sohbetimizde ben de bir öğretmen olarak değinmek istediğim birçok noktayı sizler için fırsat buldukça yazdım. Sizlere yol gösterici olmasını dilediğim bu yazı sadece bir öğrencinin yolculuğu, kendinize örnek alabilirsiniz ama her şeyin aynı olmasını bekleyemezsiniz. Lütfen bunu göz ardı etmeyin. Başarıya ulaşmanın  tek bir yolu var; ÇALIŞMAK! Çalışmanın ise birçok yöntemi var, kendinize uygun olanı bulun ve çook çalışın. Sormak istediklerinizi hem buradan hem instagram hesabım zynpbnck üzerinden iletebilirsiniz. 

Merhaba Ece, bize kendini tanıtır mısın?
Merhaba, ismim Ece namı diğer @nastenkasblog. 
Ankara'da iyi bir anadolu lisesinden mezun oldum. Son sene eşit ağırlık bölümüne geçtim. 20 yaşındayım fakat lisede İngilizce hazırlık okuduğum ve bir yıl mezuna kaldığım için üniversiteye hazırlık dönemimi anca tamamlayabildim. Geç olsun güç olmasın diyelim :)

Mezun olup sınava hazırlanan bir öğrenci olduğuna göre geçmiş bir sınav tecrüben de var, geçen yılki ve bu yılki sınav sonucunu bizimle paylaşır mısın?
Bu yıl mezun yılımdı. Geçen sene sınav anında yaşadığım talihsizlikler, sınav maratonuna adapte olamama gibi sebeplerden ötürü istediğim yerin çok altında bir sıralama yaptım. 35 bindi geçen yılki sıralamam. Ha asla kötü demek değil. Ancak istemediğim bir bölümü yazamazdım ve daha iyisini yapabileceğime inandığım için bir sene daha denemek istedim. İyi ki de bu kararı vermişim. Bu yıl 426 puan aldım ve EA bölümünden 5.600 geldi sıralamam. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne yerleştim. Benim için çok sevindirici oldu çünkü sınavdan çıktıktan sonra hedef düşürmelere başlamıştım bile: 'Hmm şurası gelse de olur yaa napalım artık ...' gibisinden 😅 

Dediğin gibi ilk sonucun da güzel ama bu yılki aldığın puan ve sıralaman çok daha iyi. Seni gönülden kutluyorum. Ece nasıl bir öğrenciydi? 
Belki kimisi “Yok canım! Zaten herkes çalışmıyorum der. Biz de inandık buna.” diye düşünebilir. Fakat arkadaşlarım da ailem de bilir. Hiçbir zaman çalışkan bir insan olamadım. Ortaokulda derslerim çok iyiydi. Dersi iyi dinleyen bir insandım, bu yüzden çalışmama çok gerek kalmıyordu. Bizim zamanımızda 3 yıl girilen SBS  vardı. 6. sınıfta, hiçbir şeyin bilincinde olmayarak girdiğim ilk SBS'de daha sonraki yıllara göre çok daha başarılı olmuştum. Çünkü stresli değildim. Bu bana hayat dersi oldu biraz. Ne kadar başarılı olursanız olsun fazla stres başarınızın büyük bir kısmını heba edebilir, bu sebeple sakin kafayla ilerlemek çok daha yararlı olacaktır. 
En nihayetinde ben böyle çalışmaya çalışmaya liseye geçtim. Bir de baktım ki çalışmadan olmuyor. 3 senem (hazırlık da dahil) öyle ortalama notlarla geçti. Laylaylomdu biraz. Sosyal hayatımdan hiç geri kalmadım örneğin. Tabii bunların geri dönüşü 11. sınıftayken ağır olmuştu çünkü bölümümü seçmiştim; artık sayısal öğrencisiydim ve işler ciddileşmişti. Gitar ve tiyatro kurslarına gidiyordum. Onları bırakmak zorunda kaldım çünkü bu tempoda yetişemiyordum. 2. dönem trigonometri fasikülleri alıp çözmüştüm çok iyi hatırlıyorum herhalde ilk adam akıllı çalışmam oydu.

Sosyal ve akademik hayatın dengede olması çok önemli. Bazen hepimiz bu dengeyi şaşırabiliriz. Dersi derste dinleyen öğrenciler işin en önemli kısmını çözer. Sen bu kadarının yeterli olmadığını fark ederek çalışmaya ve yol almaya başlamışsın. Peki hedefini ne zaman belirledin, yolunu nasıl çizdin? 
12. sınıfa kadar sayısal bölümündeydim. Genelde bu iyi liselerin sayısala ağırlık vermesinden midir bilmiyorum ama bölüm seçtiğimiz ilk yılda da benim gibi aslında içinde gizli bir eşit ağırlık öğrencisinin yattığı bazı insanlar istemsiz sayısala sürüklendik. En azından ben öyle hissediyordum yani. 12. sınıfa geçerken kendi kendime sorguladım. Bu bölümü gerçekten istiyor muyum? Daha sonrasında yapacağım meslekler ilgimi çekecek mi? 
En sonunda kendi yönelimlerim ve isteklerim doğrultusunda hukuk okumakta karar kılıp eşit ağırlık bölümüne geçtim. Biraz araştırma yaptım. Okullar hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bildiğim tek şey Ankara'da kalmak istemediğimdi çünkü biraz yeni yerler, insanlar tanımak istiyordum. Devlet üniversitesi öncelikli tercihimdi ve onlar arasından bir seçim yaptım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Aslında en zor kısmı atlatmıştım. Belirsizlik insanı en yıpratan durumlardan biri bence.

Kesinlikle en önemlisi ne istediğini bilmek, sonra da bunun için gerekenleri yapmak. Seni bir kez daha popüler olanı değil kendine göre olanı seçtiğin için kutluyorum. İlk ve en önemli kısmı yani hedefini belirledin. Bu hedef için nasıl bir çalışma gösterdin, YKS’ye nasıl hazırlandın? 
12. sınıfın başına kadar tüm çalışmalarımı okul sınavlarını ön planda tutarak yaptım. Çalışma alışkanlığım olmadığı için düzenli bir çalışma stilim de yoktu. Bunları asla “Bakın çalışmadan da yapılabiliyormuş.” anlamında söylemiyorum. Belki 9. sınıftan beri düzenli çalışan bir insan olsaydım ilk senemde ilk bine girecektim kim bilir? Burada anlatmak istediğim hiçbir şey için geç olmadığı. 'Ya ben tüm lise boyunca yattım bir senede nasıl kazanacağım? Mezuna kaldım, çalışmaya yeni başlıyorum nasıl başaracağım?' düşünceleriniz hiç olmasın. Ben 12. sınıfta dershaneye gitmeyi tercih ettim. Kendi başıma çalışamayacakmışım, herkes dershaneye giderken ben tek çalışırsam eksik kalacakmışım gibi geldi ve korktum. Ama açıkçası dershanenin yoğun temposu, sürekli herkesin bir telaş ve kıyaslama içerisinde olduğu ortam beni psikolojik olarak yıprattı. YGS sonucum da kötü gelince dershaneyi bıraktım ve LYS sürecimde kendi başıma devam ettim. 100 bin olan YGS sıralamamı 35 bine çektim. Ama dediğim gibi benim için yeterli değildi. 
Mezun olduğum senemde ise dershaneye gitmedim. Ekimden itibaren matematikten özel ders alarak ilerledim sadece. Tabii sözel konular için de Youtube'dan videolar izliyordum. Tüm yıl evdeydim neredeyse. Evimin merkeze uzak olmasından dolayı çıkması da zor geliyordu açıkçası. İlk başlarda odaklanmakta çok sorun yaşadım. Sürekli uzanıp dizi, film falan izleyesim geliyordu. En ufak bir şeyde dikkatim dağılıyordu. “ Bir yıl daha bunu çekmek ister misin?” diye diye kendimi motive ederek biraz daha kolaylaştırdım işimi. Çok bunaldığım haftalarda 1-2 gün kütüphaneye gittim çalışmak için. Etrafımda bir sürü insanın da benim gibi kazanmak için uğraşıyor olması da motive etti beni.
Bu arada eklemek istediğim bir şey daha var. Matematikte özel dersi tercih etmemin sebebiyse yapamadığım soruları sormak oldu. 12. sınıftaki en büyük eksiğim buydu. Sonra sorarım diye diye erteledim ve yapamadığım soruların çoğu kaldı. Aslında bunda çekinilecek hiçbir şey yok. Sizin 16 soruluk testte 10 soruyu yapamamanız utanılacak bir şey değil. Kimse bu konuları bilerek doğmadı. Önemli olan öğrenmek bence. Öğrenene kadar uğraşmak. 
Yaptığın doğruları tekrar etmek istiyorum; Bir yerden başlamak, işine yaramadığında yöntem değiştirmek, bir eşit ağırlık öğrencisini en üste taşıyacak derslerden olan Matematikten özel ders alarak tüm yapamadığın soruları çözmek, elindeki imkanları değerlendirip Youtube'dan video izlemek, pes etmemek, çalışmaktan vazgeçmeyip çalışma ortamları aramak...Bunları yaparak başarısız olman imkansızdı Ece:) Mezundun, evdeydin bu kontrolünü kaybedebileceğin bir ortamda sen nasıl bir çalışma tarzı oluşturdun?
Rastgele çalışmak hiçbir zaman bana uygun olmadı. Çünkü çok fazla konu olduğu için önümde somut veriler görmek isterim. Bu tarz durumlarda plansızlık beni strese sokar. Tek başıma çalıştığım için de okul müfredatını yetiştirmeye çalışan öğretmenler gibi sınav müfredatı yetiştirmem gerekti. Bu yüzden program hazırlamaya gayret ettim. Ders programlarımı ilk başlarda aylık olarak hazırladım. Fakat bu beni daha çok strese sokuyordu çünkü bir gün bile aksayınca hop konu birikiyordu veya program kayıyordu. Bu yüzden bu sistemden vazgeçtim. Herhangi bir rehberlik hocasıyla ya da profesyonel bir koçla çalışmadığım için program stilimi de deneme yanılma yoluyla belirledim. 3-4 günlük kısa programlar yapmak benim daha çok işime geldi. Hem uzak gelecek için ütopik çalışmalar öngörmüyordum hem de o gün ansızın işim çıksa da programımda beni yıpratacak değişimler olmuyordu.

Öğrencilere de sık sık söylediğim gibi herkesin kendi programını oluşturması gerekir, bunu yaparken başkalarının programından mutlaka faydalanabilirsiniz ama size göre kısmını es geçmeyin. Ve kişisel fikrim kısa süreli örneğin haftalık ve günlük programlar çok daha etkili olacaktır. Sen de kendini tanıyarak bunları çok güzel uygulamışsın. Sözel ve sayısal derslerine nasıl çalışıyordun ?
Yazı yazmayı ve yazarak çalışmayı seven bir insan olduğum için sözel derslere özet çıkartarak çalışırım. Sene başında başladım özet çıkarmaya açıkçası, Son zamanlarda çok vaktimi almasın sadece özetlerimi okuyup test çözeyim diye. 12. sınıfta hazırladığım edebiyat defterim ve eser-yazar kartlarım vardı. Son yıl da onları kullandım mesela. Youtube kanallarından çok fazla yararlandım bu konuda. Bir tek tarih yaz yaz bitmez diye düşündüğüm için direkt onda Youtubedan konu anlatımı + Test çözme şeklinde ilerledim. 
12. sınıftayken neredeyse hiç geometri çalışmadığım için zaten bende var olan ön yargı iyice büyüdü. Bu sebeple geçen yıl bu zamanlar Geometri için başlangıç düzeyinde bir kitap aldım ve onu bitirdim. Böylece elim alıştı ve formüller aklımda kalmaya başladı. Ancak geometri serüvenim daha sonrasında bu kadar parlak olmadı çünkü ek bir kitap çözmedim sadece denemelerde geometri sorusu çözdüm. Fakat yapamadıklarımı mutlaka özel ders hocama sordum.
Matematikte ise internetten konu anlatımı, test çözme, yapamadıklarını sorma şeklinde ilerledim. Bu sistem bana çok faydalı geldiği için tüm sene böyle ilerledim.

Sen hem YGS-LYS'yi gördün hem de YKS'yi. Bu yıl TYT ve AYT diye bölerek mi yoksa birlikte mi çalıştın, hangi kaynaklarla hazırlandın bizimle paylaşır mısın?
YGS-LYS sisteminden kalma bir alışkanlık olarak ilk dönem TYT ağırlıklı çalıştım diyebilirim. TYT matematik ve problemler ön planda oldu benim için. İkinci dönemde de rahat rahat Mat2 çalışabilmek için Coğrafyayı ve Tarihi ilk dönemde bitirdim tamamen. İkisinden de ikişer kitap bitirmişimdir.
 Mat2 ye Ocak ayı gibi başladım fakat tavsiye etmem bunu. Özellikle limit türev integral hakkında mezun yıllarında bile olsalar tam bu dönemlerde de fikir sahibi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ki sınava 3-4 ay kala 3 tane uzun ve ayrıntılı konuyu sil baştan sıkıştırmak zorunda kalmasınlar. Mesela ben mezun olmama rağmen çoğu şeyi unuttuğumu fark ettim çalışmaya başlayınca. “Nasılsa geçen yıl öğrendim. Son ay tekrar etsem de olur.” düşüncesi bu tarz konular için geçerli olmuyor maalesef. AYT Matematikte de çözümlü fasiküller almaya dikkat ettim. İlk dönem TYT için Bilfen YGS Soru Bankasını bitirdim sadece. İkinci dönem ise AYT ağırlıklı çözdüm. Yüzdeyüz yayınlarını öneririm : Özellikle Problemler, Trigonometri, Türev, İntegral fasiküllerini öneririm. Tamamı çözümlü. 
 Edebiyata ise Mart gibi başladım sanırım. Bana kalırsa yeterli bir süre. Tabii TYT konularını ilk dönem halletmiş olmak şartıyla. Geçen yıl Bilgi Sarmal Yayınlarının dörtlü setini ve Limit Soru Bankasının bir kısmını çözmüştüm. Bu yıl da Palme ve Altın Anahtar yayınlarını çözdüm. Ben bu gibi ezber derslerde bir tık zor olan yayınları çözmeyi seviyorum ki bana yeni bilgiler katsın.
 Tarih ve Coğrafyadan ikinci dönemde birer kitap daha bitirdim bilgilerimi tazelemek için. Benim için yeterli oldu. Ama vaktiniz varsa çok daha fazlasını yapabilirsiniz.

Güzel yayınlar çözmüşsün. Buradan belirtmek isterim ki seviye kaynak çözerken çok önemli; ilk kendi seviyenizde temel bir kaynak sonrasında da sizi ileriye taşıyacak kaynakları çözmelisiniz. En zoruyla başlayıp yapamadığınızı düşünmemeniz için bu çok önemli. Senin iyi bir alt yapın olması Matematik gibi bir derste iyi kaynaklarla yola çıkıp devam etmeni sağlamış. Peki denemeleri çözmeye ne zaman başladın ve nasıl değerlendirdin?
Aralık ayı gibi deneme çözmeye başladım. 2 tane deneme seti almıştım. Biri Frekans diğeri de Karekök sanırım. Sadece TYT denemesi çözdüm belli bir süre. O da iki haftada 1 deneme falan. Daha sonra Karekök’ün 12li AYT deneme setini aldım ve mart gibi yavaştan onları çözdüm. Çözümlü denemeler almaya dikkat ettim ve deneme sonrası kırmızı pilot kalemle yapamadığım bütün soruların üzerine doğru çözümlerini yazdım. Kimisinde “Of bu nasıl oldu ya?” diyip hocama sordum. kimisinde de “Yok artık bunu mu yapamadın?” gibisinden kendime kızdım. Ama acısıyla tatlısıyla denemelerin baya katkısı oldu bana. Çünkü yavaş soru çözen bir insandım asla yetiştiremezdim yani sınavları. Hala da biraz öyleyim aslında fakat istediğim seviyeye gelebildim en azından. 
Bir de dershanelere gidip Türkiye geneli Özdebir, Töder denemelerine başvurdum. O sınavlara girdim. Sınıf ortamında sınava girmek, Türkiye genelindeki seviyem gibi konularda bana fayda sağladı. Hatta son girdiğim Töder sınavında sonucum 7bin geldiğinde “Töderde bile İÜHF’yi kazanamıyorum.” diye üzüldüğümü hatırlıyorum :D

Denemelere konularını genel olarak toparladıktan sonra başlamışsın, bir de onları bitti diyerek kenara atmak yerine analiz etmişsin. Bu da sana hem öğrenme hem hız kazanma olarak dönmüş. Ne mutlu ki gerçek sınav sonucun seni üzmemiş:)  Güzel kısımları konuştuk ama çok zorlandığın dersler oldu mu, onlarla nasıl başa çıktın?
Ne yalan söyleyeyim köklü sayıları, ebok ekoku sevmiyordum fakat bir şekilde üzerlerine giderek onları hallettim ancak problemler çok canımı sıkıyordu. Yani önümüzde kesin formüller yok. Sınav Ales tarzı gibi olacak dendi. Bu da demek oluyor ki kalıp problemler soruları yok. Değişik sorular gelecek. Hemen gittim ALES çıkmış sorular aldım. Biraz onları çözdüm. Youtube'dan değişik tarzdaki problem sorularının çözümlerini izledim. Sınavda soruları görünce telaş yapmamak için kendimi yavaştan bu tarz sorulara hazırladım. Geçen yıl sınav anında bu sorunu yaşamıştım çünkü.

Yapamadım diyerek kenara çekilmeyip yapabilmenin yollarını aramış olman çok güzel. İzninle ALES tarzı soruya senin aracılığınla da değinmek istiyorum. Bu aslında okuduğunu anlayıp, var olan bilgilerini yorumlayarak kullanacağın sorular demek. Bunun için herkesin öncelikle her dersi iyi kavraması ve bu öğrendiklerini ezbere değil yorumlayarak kullanması gerekiyor. Lütfen önce konu kavrayıcı kitaplar edinin daha sonra farklı soru tarzlarının da olduğu kitapları çözün. Ece'nin yaptığı gibi Youtube'u etkin kullanıp soru çözümlerini öğrenin. Ececim moralinin bozulduğu zamanlar oldu mu? Kendini bu uzun yolculukta nasıl motive ettin?
Moralimin bozulduğu, yıprandığım dönemler çok oldu. Özellikle ailemden biriyle tartıştığımda ya da konular gözümde çok büyüdüğünde çok üzüldüm. 2-3 gün hiç çalışmayıp tüm gün dizi izlediğim zamanlar da oldu. Bu gibi durumlarda birkaç arkadaşımı aradım şu gün müsaitseniz buluşalım diye. Giyindim hazırlandım onlarla buluştum. Muhabbet ettim, kafa dağıttım. Aşırıya kaçmadıkça bu gibi sosyal etkinlikleri faydalı buluyorum. Moral bu yolculukta en büyük arkadaşımız. Birkaç hafta yorulduktan sonra bu gibi kaçamaklar bazen iyi geliyor. Tabii ki sizi dersten alıkoymadığı sürece. Bizimle aynı süreçleri yaşamış öğrencilerin Youtube kanallarındaki motivasyon videolarını izledim. Özellikle Yasemin Çerçi’nin inanılmaz faydası oldu bana bu konuda. Baya saldığım bir dönemde beni kendime getirdi. 

Bizimle sınav serüvenini paylaştığın için, samimiyetle ve açık yüreklilikle arkadaşlarına yardımcı olmak istediğin için çok teşekkür ederim. Senin öğrencilere söylemek istediklerin varsa dinlemek isterim:)
Arkadaşlar bu süreç bir geçiş süreci. 'Nasıl başlayacağım, ben yapamam ki, kafam basmıyor, şu şu dersi anlamıyorum ona çalışacağıma iyi olduğum derse daha çok çalışayım ...' gibi düşüncelere girmeyin. Bunu en kısa sürede en verimli şekilde atlatmakta fayda var. Ertelemek emin olun sizi çok daha yıpratacak. 12. sınıflar devamsızlıklarına dikkat etsin. Bir de onun stresini yaşamayın. Mezunlar eğer dershaneye gitmiyorsanız dolu dolu 24 saatiniz var. İstediğiniz gibi değerlendirebilirsiniz. Bence 7 saatten az uyumamaya çalışın. Bu süreçte beyninizin dinlenmesi çok önemli. Ama bu 7-8 saat gece dört beş civarı yatıp öğlen on iki, bir gibi uyanmak olmasın. Gece uykusu önemli. 
Bir de bu mecrada “Bugün 10 saat ders çalıştım.” “Sabahlara kadar çalıştım.” tayfasına bakıp da moralinizi bozmayın. Uzun çalışmakla verimli çalışmak aynı şeyler değil. Kimisinin 10 saati sizin 3-4 saatinize eşit olabilir. 
Son olarak sizin hedeflerine ulaşan insanlardan, ilk on bine girenlerden hiçbir farkınız yok. Kimse annesinin karnından matematik bilerek ya da denemeler fulleyerek doğmadı. 
İsteyince ve çabalayınca her kapı size açılır. Denendi onaylandı :)



instagram: zynpbnck, 40netmatematik
youtube: Eyüp B. (Matematik ve Geometri videoları)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder