29 Eylül 2014 Pazartesi

Öğretmenden Öğrencisine Bir Ders..

Sizinle Bütün Dünya Dergi'sinde okuduğum kısa bir öyküyü paylaşmak istiyorum:)


  • Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye "Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?" diye sordu. Öğrenci, bir süre düşündükten sonra, "Çünkü onların beni geçmesini istemiyorum." dedi. " En iyi ben olmalıyım!"...
         Öğretmen, masasından kalktı ve eline bir tebeşir parçası alarak yere 15 cm uzunluğunda bir çizgi çekti. Öğrenciye bakarak " Bu çizgiyi nasıl kısaltabilirsin?" dedi. Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi. Öğretmen yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. " Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?" diye sordu. 
      
        Öğrenci utana sıkıla "Daha kısa.." diyerek başını önüne eğdi.
        Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdü verdi: "Bilgini ve yeteneklerini arttırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmaktan iyidir." 

        Bütün Dünya Dergisi, 2004


Her yaştan insanın küçük veya büyük kendine göre hayalleri vardır. Karşımızda okul için iş için  yarıştığımız insanlar var ve hep olacaklar. Bu koşullarda biz insanların ayağını kaydıranlardan değil bir adım öne çıkıp onları arkamızda bırakanlardan olmalıyız.

Düzeyi iyi ayarlandığı takdirde hırs olumlu bir motivasyon aracıdır. Daha çok çalışmamızı, daha iyi odaklanmamızı, hedefimize sadık kalmamızı sağlar. Bu yüzden kazanmak istediğimiz bir yarış varsa bunun için diğer insanların nerede olduklarına, bizden ne kadar önde olduklarına takılmadan hedefimize ne kadar uzaklıktayız ve ulaşmak için nasıl bir yol izlemeliyiz düşünmeliyiz. Bunun için neler yapmalıyız adım adım belirlemeliyiz. En iyi olmanın yolu inanmak ve çok çalışmaktan geçiyor hepsi bu, çalış ve başar:)

28 Eylül 2014 Pazar

YGS'de Türkçe Analizi

   Türkçe her öğrencinin yapması gereken en temel ders. Bu yüzden elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız diye düşünüyorum. Bunu yapabilmemiz için de nereden ne kadar soru geliyor, nasıl çalışmalı ve nereden çalışmalıyız sorularının yanıtlarını bilmeliyiz. Bu yazıda bu soruların cevaplarını bulacak ve hemen çalışmaya başlayacaksınız! Sonrası istediğiniz netler, hayallerinize kocaman bir  adımla yaklaşmak olacak;)
YGS TÜRKÇE SORULARININ KONULARA GÖRE DAĞILIMI:
Sözcük Anlamı ve Söz Yorumu        3 soru
Cümle Anlamı( Kavramlar)              1 soru
Cümle Anlamı(Karma)                     2 soru
Cümle Yorumu                                 4 soru
Paragraf Anlatım ve Teknikleri        4 soru
Paragrafta Yapı                                 3 soru
Paragrafta Konu-Düşünce                5 soru
Paragrafta Yardımcı Düşünce          8 soru
Dil Bilgisi(Karma)                           3 soru
Dil Bilgisi                                        2 soru
Anlatım Bozukluğu                         1 soru
Ses Bilgisi                                       1 soru
Yazım Kuralları                              2 soru
Noktalama İşaretleri                       1 soru

  • 2013 YGS ile 2012 YGS'sini karşılaştırırsak müfredatta bir değişiklik olmadığını görürüz. Sorular biraz daha kısalmış bir önceki sınava göre bu da öğrencilerin hızlanmasını sağlamıştı. Paragraftan 3 soru daha az sorulmuş ve Dil Bilgisinden soru artışı olmuştu. Soruların bir önceki yıla göre öğrencilere daha kolay geldiğini söyleyebiliriz. 

TÜRKÇEYE NASIL ÇALIŞILIR?

YGS'de Türkçe Testinden 40 soru sorulmakta. Temel başlıkları Anlam Bilgisi, Paragraf Bilgisi ve Dil Bilgisi olarak belirtebiliriz. Bu soruları çözmek için ne yapmalı, başarılı olmak için nasıl bir yol izlemeliyiz?

  1. Dil Bilgisini yapabilmeniz için mutlaka bilgi eksikliğinizi gidermelisiniz. Bunun için ders notlarınızı veya konu anlatımlı kitap ve videoları kullanabilirsiniz. Unutmayın ki Dil Bilgisi soruları eleyici, farkı belirleyen sorulardır. 
  2. Hızlı okuma, okuduğunu anlama ve anladığını yorumlama çok önemli olduğu için bol bol okumalıyız. Kısa hikayeler ve gazetelerdeki köşe yazarlarının yazılarını okuyarak  özet çıkarabilirsiniz veya sözlü olarak önemli yerleri metin inceleme yapar gibi irdeleyebilirsiniz.
  3. Ayrıca bol bol soru çözmek ve her soruyu iyi irdelemek gerekir. Yapamadığınız soruyu mutlaka arkadaşınıza, öğretmeninize sormalı ve doğru yanıtı almalısınız. Böylece sınavda sürpriz bir soru ile karşılaşma riskinizi azaltabilirsiniz.
  4. Soruları çözerken iyi analiz etmeli, sadece 1. ve sonuncu cümleyi okumamalısınız. Hızlı ve etkili bir okuma ile tüm satırları incelemelisiniz.
  5. Öznellikten kaçının sizden istenen yazarın,şairin düşüncesi. Sizden istenen metnin anlatmak istediği, sizin ne düşündüğünüz değil;)
  6.  "......değinilmemiştir,.......olamaz, .......söylenemez,..........çıkarılamaz!" gibi olumsuz soru köklerine dikkat edin!
  7. Uzun sorulardan korkmayın! Çünkü çözüm tam da o satırların arasında sizi bekliyor, bulup çıkarın:)
  8. Soruları gözlerinizle okuyun, dudakla okumak sizi yavaşlatır.
  9. Deneme çözün! Böylece eksik konunuzu saptarsınız, birçok konuyu bir arada çözmüş olursunuz;) Sınav mantığına uygun olduğundan sınav için antreman yapmış olursunuz. 
HANGİ TÜRKÇE KİTABINI EDİNELİM?
Birçok kaynaktan faydalanmak gerektiğini düşünüyorum. Böylece daha farklı soru tipleri ile karşılaşırsınız. Öğrencilerin kullandığı ve memnun olduğu kaynaklardan birkaçını paylaşabilirim sizlerle(bunlar harici çözmeyin demiyorum lütfen dikkat :)her kitap her soru tabii ki önemli. )

Karekök YGS Soru Bankası
Esen Türkçe YGS Soru Bankası
Güvender YGS


Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?

    Kişilerin okumayı öğrendikten sonra bu eylemi keyifle, isteyerek yapmalarını sağlamak için kazanmaları gereken bir beceridir. Her davranışın kazandırılmasında olduğu gibi okuma alışkanlığının temeline aile içinde başlanır. Bu süreç çocuk okula başladığında öğretmenlerce mutlaka desteklenmelidir.

    "Neden bu kadar önemli!" diye düşünüyor olabilirsiniz. Erken yaşlarda kazanılan bu beceri çocukların kullandığı kelime sayısının artmasını haliyle düşünme yeteneklerinin artmasını sağlar. Bu durum yaratıcı düşünme yeteneğini arttırır ve buna bağlı olarak yaratıcı zeka, dinleme, empati, konuşma yeteneği gibi birçok beceriyi kazanmasına vesile olur. Bu yüzden de çok çok önemlidir.

     Çocuklarımız bizim parçamız ve bizi model olarak alırlar. Hani kızdığınızda "Aynı babası ayyynııı!" diyorsunuz ya,doğru tespit çünkü biz ne yaparsak onu yaparlar:) Bu yüzden siz TV karşısında saatler harcarken, evde bir gazete bile okunmazken çocuğunuzun kitap okuması mucize olur.
      Demem o ki, okuma alışkanlığı kazandırmak için siz ebeveynlere bazı görevler düşüyor ;)

  • O daha anne karnındayken bedeni şekilleniyor, bizi duyuyor, hissediyor ya. Ona o sakin müzikleri dinletirken mutlu kitaplar da okuyalım :)
  • Henüz kendisi okuyamadığı yaşlardayken ona zaman ayırın; ilgisine, gelişim düzeyine uygun kısa hikayeler, masal kitapları okuyun.
  • Yavaş yavaş bir kitaplık oluşturun, hem kendiniz hem çocuğunuz için. İçerisinde her yaşa, ilgiye, gelişim düzeyine uygun kitaplar bulundurun. Bu şekilde kitaplarla haşır neşir büyüsün, dokunsun..Okumak istediğinde okuyabileceği kitaplar bulsun hep..
  • Okumaya başladığı heyecanlı dönemde tutun elinden birlikte güzel bir kitapçıya gidin. O kokuyu solusun, dokunsun , kendisi seçsin okuyacağı kitapları( siz yardımcı olun :) ) benimsesin.
  • Sadece kitap okusun demiyorum. Çocuk dergileri onların gelişim düzeyleri için uygun ve caziptir. Renkli, resimli, kısa yazılı, bilmeceli , oyunlu.. Örnek çocuk dergileri alın, birlikte kurcalayın ve en sevdiğini seçsin. Abone olun:) Okuyup sizinle de paylaşmasını isteyin, oradaki oyunlara eşlik edin.
  • Evde ailecek oyunlar oynayın. Kelime oyunları, isim-şehir , bilgisayar ya da tablette bu tarz oyunları açın veya büyük kitapçılarda olan seviyesine uygun kelime, genel kültür oyunları alın ve birlikte oynayın. Çocuklar aile ile yapılan mutlu oldukları aktivitelerden çok şey öğrenir, bunu davranış haline getirmeleri kolaylaşır.
  • Ona aldığınız sevimli, güzel hediyelere lütfen yaşına ve ilgisine uygun kitaplar ekleyin. Kendi arkadaşlarınıza hediye alırken, evlerine ziyarete giderken kitap hediye edin bir de:) Kitabın güzel, istenen, mutluluk veren bir hediye olduğunu düşünsün. Değer versin:)
  • Evde akşam yemeği saati, en sevdiğiniz dizi saati, maç saati çok önemlidir ya hiç kaçırmazsınız. İşte öyle bir okuma saatiniz olsun, herkesin okuduğu bunu istekle yaptığı ve hiç kaçırmadığı bir saat olsun bu lütfen :)
  • Asla "Okusana! onca kitap var duruyor orda! yavrum kalk da bir kitap oku ya! Oku çocuğum oku bir okuduğunu göreyim yaa!" cümleleri kurmayın! Sadece okuyun, siz sevin o da sevecektir:) Çocuklar söylediklerinizi değil yaptıklarınızı yaparlar:) 
Prof. Dr. Bülent YILMAZ'ın dikkat çektiği dört nokta ile özetleyelim ;)

  1. Çocukluk dönemi kişiliğin oluştuğu dönemdir.
  2. Okuma, sağlıklı ve gelişmiş bir kişiliğin temel taşlarından birisidir.
  3. Ebeveyn ve öğretmen, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmada doğrudan sorumludur.
  4. Okuma alışkanlığı ancak çocukluk döneminde kazanılır. (İleri yaşlarda da olabilir ama daha zordur.)

Bugün ve gelecekte okuyan, anlayan, ne istediğini bilen, empati kurabilen bireyler olabilmeleri için çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandıralım:) 

25 Eylül 2014 Perşembe

Başarılı Olmak İstiyorsan...

Kocaman hayallerin var ,yapmak istediklerin var..İyi bir liseye gitmek istiyorsun, muhteşem kampüsü olan iyi bir üniversitede harika bir bölümde okuyacaksın..Keyifle çalıştığın bir işin, kendi paranla yapacağın eğlenceli tatillerin var senin..Peki bunları nasıl yapacaksın?

  • Kendine inan! Böyle güzel hayalleri olan birisi neler yapar biliyor musun:) Bu gücü içinde hisset! Çevrenden bağımsız bambaşka bir insansın sen, yapabileceklerini belki de bilmiyorsun. Çünkü henüz en iyisini yapmadın ama istiyorsun, o büyük adımı attın! Şimdi yapman gereken hayallerini hedefe dönüştürmen ve onlar için mücadele etmen ;)
  • Keşke deme! Evet daha önceden başlamadın çalışmaya evet önceden olması gerekenler vardı!Ama günler yok artık geçti..Daha güzeli var elinde: "ŞİMDİ" ! Senin O!yapabilceklerini yapabilirsin! Yapman gerekenleri planlayabilirsin, geleceğin için ŞİMDİ bir şeyler yap!Gününü nasıl değerlendireceğini düşün, bırak geçmişi geçmişte kalsın! 
  • "Neden?" deme.."Neden denemede istediğim neti yapamadım!" deme.."İstediğim neti NASIL yaparım de!" Bu zamana kadar NASIL çalıştım ?NASIL deneme çözdüm? de.. Çalışma şeklini,  soru sayını gözden geçir ve eksik olanları tamamla!
  • Problem hep var!Sorunlar bitmez..Bir gün kardeşin hasta olur ev ayağa kalkar, bir gün misafir gelir.."Off ne yapacağım ben" deme.."Bu durumda ben ne yapabilirim?"de.. "Misafirler gelene kadar sağlam çalışır,molamı yemek saati veririm onlarla zaman geçiririm.Sonra tam gaz ders ! :))" işte bu kadar ;)
  • Eyvah 177gün kaldı! Hayır!!!Senin 177günün var ,sevin! Planlayabileceğin , daha çok çalışabileceğin, eksiklerini tamamlayacağın ve denemeler çözeceğin 177günün var! Hiç durma devam et başarmaman için hiçbir neden yok!
Dışarıdaki sesleri boşver,içindeki sese kulak ver. Olumlu düşün ve olumlu davranışlarda bulun..Güzel enerji , güzel düşünceler, güzel bir çalışmayla güzel bir sonuç elde edeceksin inan!Kendine hayallerine kavuşabilmen için inan..Kendine güven! Sen de başarabilirsin :)

22 Eylül 2014 Pazartesi

Öğrenci Koçluğu Nedir?

   Öğrenci koçluğu bizim için çok yeni bir kavram. Bununla ilgili merak edilen sorular neler olabilir diye düşündüm ve sizler için hem sordum hem yanıtladım :) Bunun dışında sorularınız varsa bununla ilgili yorum kısmına sorularınızı bırakabilirsiniz ;)

1. Öğrenci Koçu Kimdir? 
Öğrenci koçu veya eğitim koçu daha çok 12-21 yaş arasında tercih edilen öğrenci-okul-aile üçgeninin dengeli olmasına yardımcı olan, öğrencinin kişisel potansiyelini farkettirip bununla ilgili çalışmalar yapmasını sağlayan kişidir.

2. Öğrenci Koçluğunun Çalışma Alanı Nedir?

  • Bireyi tanıma ve bireyin kendisini tanımasını sağlama
  • Kendi olumlu özelliklerini farkettirme ve öz güvenini arttırma
  • Akademik ve sosyal hayatında başarılı olmasını engelleyen faktörleri belirleme ve bu engellerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olma
  • Öğrenme yöntemlerini belirleyip öğrenciye farkettirme
  • Ders çalışma yöntem ve teknikleri geliştirmesini sağlama
  • Öz disiplin kazanmasına yardımcı olma
  • Sınav kaygısını,korkusunu ortalama düzeyde tutmaya yardımcı olma
  • Akademik ve sosyal anlamda hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olma
  • Okul-aile-öğrenci üçgenindeki olağan dengeyi sağlamaya yardımcı olma
  • Ebeveyn koçluğu yapma

3. Öğrenci Koçu ve Öğrenci Nerede, Ne kadar ve Nasıl Çalışır?

  • Öğrenci koçu ile öğrenci; öğrencinin evinde, varsa koçun ofisinde veya herhangi bir dış mekanda çalışabilirler.
  • Her seans 40dak olmak üzere hafta bir kez okul dönemi boyunca görüşmek idealdir. Fakat öğrencinin ihtiyacına göre bu süre uzayabilir. 
  • Öğrenci koçu aynı zamanda bir ebeveyn koçudur. Bu yüzden gerektiğinde velilerle de görüşüp onlara da koçluk yapabilir.
  • Öğrenci ile çalışmaya başlamadan önce veli ile 20 dakikalık bir ön görüşme yapılır.
  • Çocuk ile görüşmeye başlandığında bazı test ve anketler veya yaşam çarkı yapılabilir.(çoklu zeka testi, ilgi yetenek envanteri, başarısızlık nedeni anketi, kime göre ben neyim  testi vb)
  • Öğrencinin başarılı olduğu ve eksik olduğu alanlar belirlenir.
  • Öğrenme biçimi belirlenir ve bu konuda çalışmalar yapılır.
  • Kendi çalışma planını oluşturmasına yardımcı olur.
  • Hedef çalışması yapılır.
  • Küçük hedefler ve büyük hedefler adım adım belirlenir.
  • Düzenli takip ile ilk günden başlayan değişim ve uzun süreçte göreceğimiz gelişim gözlenir.
  • Öğrencinin DEHB( Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite) , öğrenme güçlüğü durumları ya da herhangi psikolojik problemi varsa pedagog, uzman psikolog, psikiyatri ile uyumlu bir şekilde çalışarak durumu kontrol altında tutar.
  • Sınav stresi ile başa çıkmada destek olur. 
4.  Öğrenci Koçu Ücretleri Ne Kadar ve Nasıl Ödeme Yapılır?
Koçun eğitimi, tecrübesi ve öğrenci ile çalışma saatlerine göre değişir ücret. Danışman ücretleri kadardır. Ödeme koç ile veli arasında görüşülerek seans başında, sonunda, aylık ya da yıllık olarak alınabilir. Seans başı ücretler 50 ila 200tl arasında değişmektedir.

Öğrenci Koçuna Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Öğrenci koçuna ihtiyaç duyuyoruz çünkü 5yaşında başlayan ve 25yaşında sona eren eğitim-öğretim çalışmalarımızın sonunda çok sayıda ne istediğini bilmeyen genç-yetişkenle karşılaşıyoruz. Bunun nedeni hiç şüphesiz eğitim politikamız ve sorunlu eğitim sistemimiz.  Bununla ilgili yapılan çalışmalar var mı? Pek tabii, her yıl değişen sınav sistemi ve müfredat. Bunlar çözüm mü ? Tabii ki hayır, sonucu değiştirmek sürece etki eder mi?!.. Peki öğrenciler neden bu sistemde kayboluyor?

Devlet okullarının büyük şehirlerde kalabalıklığı malum, bu durumdaki sınıflarda öğrencilerin bireysel özelliklerini dikkate alan öğretmenler bulmak da bir hayli zor(yok değil ama zor) Ayrıca yoğun müfredatlardan dolayı okullarda eğitim kısmı geri planda kalıyor daha çok öğretim yapılıyor. Okul rehberlik servisleri 1000kişilik okullarda 1 ya da 2 psikolojik danışmandan oluşuyor, haliyle en problemli(!) öğrenciler ile ilgileniliyor. Sizin normal ya da sessiz ya da öz güveni eksik kalan çocuğunuza sıra gelmiyor.

 Müzik,sanat,spor faaliyetlerine yatkın çocuklar bunlara yoğunlaştığında akademik olarak geriliyor diye düşünüldüğünden desteklenmiyor. Aileler, öğretmenler kendilerini bir yarışa kaptırdığı için kendilerini bu yarıştan alıkoyacak her şeye kendilerini ve çocuklarını kapatıyorlar.
Çocuklar ortaöğretime geçiş ve üniversiteye geçiş sınavlarına baskı altında,hedefsizce hazırlanıyor(!) Sonuç geldiğinde puanı yettiği bölüme gidiyor,en az 4yıl okuyor ve genelde okuduğu bölümden alakasız ,bulduğu işe giriyor.
Sonuç? Tek düze,bireysellikten uzak,mutsuz isteksiz bireyler topluluğu!

İşte öğrenciler bireysel özelliklerini farketsin, önlerindeki akademik ve sosyal engelleri görsün ve mücadele etsin; potansiyellerini bilsin ve bunun için çalışsın; hayallerini hedeflere dönüştürüp bu yolda azimle ilerlesin ve mutlu nesiller olsun diye bir koç ile çalışabiliriz.

Unutulmaması gereken en önemli şeyse koç bir büyücü değil. Dokunduğu kurbağayı anında bir prense dönüştüremez! Öğrenciye potansiyelini farkettirir ve yapması gerekenlerde yardımcı olur. Öğrenci için çalışamaz, ödev yapamaz, sınava giremez. Her sorumluluk ebeveyn ve tabii ki çocuk üzerindedir. Ve değişim hemen başlar, gelişim ise zaman alır!

Peki koç ne yapar? Ders çalışmak isteyen ama her an erteleyen çocuklara neden ders çalışması gerektiğini farkettirir, hedefini bulamayan öğrencilere yeteneklerini ve potansiyellerini farkettirir, akıllı ama ders çalışmayan çocuklara öz disiplin kazandırır, çalışıyor ama yapamıyor denilen çocukların öğrenme biçimlerini belirler ve verimli ders çalışmasına yardımcı olur. Koç öğrencinin mutlu bir gençlik dönemi yaşaması için sıkıntılı döneminde O'na destek olur :)

11 Eylül 2014 Perşembe

Matematik Nasıl Çalışılır?

Matematik sadece bir ders değil bizim için..Kimimizin en en en sevdiği,eğlenceli zeka geliştiren bir oyun gibi..kimimiz içinse tam bir kabus!Her yıl okul dönemi boyunca gördüğümüz okulda başlayan evde devam eden her anımızı sevimsizleştiren kötü bir rüya..Şimdi bir yemek hem acı hem tatlı olabilir mi?Buz gibiyken sıcacık olur mu!Matematik de böyle hem muhteşem hem kabus olamaz:) Matematik sadece bir ders.Senin ona karşı hissettiklerin de ön yargıların,başkalarının düşünceleri ve geçmişte yaşadığın olumsuz deneyimlerden kaynaklanmakta.E sen bu durumu değiştirebilirsin o zaman ;)
Klasik "Ekmek almak için bile Matematik bilmn gerek Oğul!"muhabbetlerine girmeyeceğim zira o sevideysen rica ediyorum kapa sayfayı arkadaşım!
 Öncelikle bir dersi dinlemen,anlaman ve öğrenmen için ihtiyaç duyman gerekir. Peki senin neden ihtiyacın var;

  1. Sözel öğrencisi isen: Senin gibi tüm arkadaşların Edebiyat,Dil ve Anlatım,Tarih,Felsefe,Psikoloji,Coğrafya(Matematik bilenler daha iyi yapıyordur!) derslerini yapabiliyorlar. Senin yarıştığın bu tayfada öne geçmen için basit düzeyde birkaç Matematik sorusu çözmen gerekmez mi;)
  2. Eşit Ağırlık Öğrencisi isen: Konu ayırt etmeden Matematik ile ilgili yapabileceğinin en iyisini yapman gerek. Hukuk,Psikoloji,Uluslararası İlişkiler bir bak bakalım hangi puan türü ile öğrenci alıyor ve Matematik ne kadar etkili! Türk-çe kadar!..Yani sen Türkçe ve Edebiyat kadar Matematik yapabilmelisin.. Ben Hukuk vs istemiyorum İşletme okuyacağım,bu durumda da yine ortalama düzeyde bir Matematik yapabilmelisin kaçış yok..
  3. Sayısal Öğrencisi isen: Ben sana kıyamam!Tek derdim Matematik olsa diyen Gamlı Baykuşum  benim.. Yeme,içme,çalış desem ve konuyu kapasak mı:) Matematiği iyi bilmen Fizik konularında da başarılı olmana yardımcı olacaktır..
Şimdi ne kadar ihtiyacın var saptadığımıza göre bu ihtiyacımızı nasıl gidereceğimizi konuşalım. Burada sen hangi adımdaysan ona göre başlayabilirsin.(Konu eksiğin yoksa konu anlatım çalışmak zorunda değilsin..)
  1. Matematik doğrusal ilerler yani her konu bir sonraki konu ile ilişkilidir,temelidir. Bu yüzden Temel Kavramları bilmiyorsan en baştan başlamalısın. İşlem hatalarını düzeltmek için bol soru çözmelisin. 
  2. Okula,Dersaneye gidiyorsan veya Özel Ders alıyorsan konu anlatımını ve temel soru çözümünü derste öğrenmelisin. Dersi dinlerken mutlaka not almalı hatta öğretmenin yazdırdıklarının yanı sıra kendi notlarını da eklemelisin.(Pozitif bir sayı eşitliğin veya eşitsizliğin diğer tarafına geçerse negatif olur!.. gibi) Anlaşılmayan kısmı,işlemi mutlaka öğretmenine sormalısın. Tam anlamıyla öğrenmeden geçme,acele etme.
  3. Tek başına konu çalışıyorsan öncelikle iyi bir konu anlatımlı kitap edin. Dersanenin video anlatım seçeneği varsa mutlaka hem konu anlatımında hem soru çözümünde kullan,internette birçok sitede konu anlatımı ve soru çözümü izleyebileceğin adres var bunları dene.(1saat konu dinleyip 3saat sosyal medyada takılma!)
  4. Verilen ödevleri yap,yaprak testlerini çöz. Seviye seviye soru bankaları al ve bir de çözümlü soru bankası edin. Kolay(Karekök Sıfır,Körfez Kolay Ygs,FEM Zengin Matematik),Orta(FEM İlk Adım,Birey A,Güvender),Zor(FEM,Karekök,Birey B)
  5. Ne kadar çok soru çözersen o kadar soru tipi öğrenmiş olursun. Soruyu yapamadığında panik olma!Uğraş,eksik öğrenmen var mı kontrol et,arkadaşına sor,öğretmenine sor ve mutlaka soruyu bir de kendin çöz. 
  6. Denemeler çöz!Evet konu eksiğin var ama soru ile de öğrenirsin bazı konuların özelliklerini ,denemeden sonra mutlaka çözümlerini incele ve öğren. Süreli çöz denemeleri böylece gerçek sınava hazırlıklı ol!

8 Eylül 2014 Pazartesi

Nasıl Ders Çalışabilirim? -2-

       Evet bir önceki yazımızda bizi ders çalışmaktan alıkoyan duygu ve düşüncelerle nasıl başaçıkacağımızı konuşmuştuk. Şimdi gelelim asıl konumuza,biz bu çalışma işini nasıl kotaracağız!
       Hepimiz düzenli ve verimli ders çalışmak için iyi bir plana sahip olmamız gerektiğini biliriz ama hazırlamayız! Mümkünse birileri bizim için oturup hazırlansın,sonra söz çalışırız!Güzel arkadaşım,sevgi böceğim hiç olur mu? Kimse bizim hayatımızın rutinini,günlük yaşam tarzımızı,en sevdiğimiz dersi,en verimli saatimizi bilemez ki,öyle değil mi? O zaman al eline kağıt kalemi ve şu soruları cevaplamaya başla,sonra mı? Kendine has muhteşem ders çalışma programını oluştur ve kendine şaşırmayı bırakıp ders çalışmaya başla ;)

       *Okuldan eve kaçta geliyorsun?
       *Dersaneye gittiğin veya özel ders aldığın günler saatler hangileri?
       *Eve gelince yemek yemen ve dinlenmen ne kadar zamanını alıyor?
       *Çalışmak için oturduğunda "gerçekten" kaç dak çalışabiliyorsun?
       *Akşam yemeğini hangi saatler arasında yiyorsun?
       *Televizyon,internet,telefon,bilgisayar vb. ne kadar zamanını alıyor?
       *Hobilerin,ilgilendiğin spor var mı,ne kadar zaman ayırıyorsun?
       *Saat kaçta uyuyorsun?

Örnek Plan:
Saatler                               Yapılan İş
                                          Eve geldim.
                                          Yemek yedim ve dinlendim
                                          Tekrar(Okul,dersane)
                                          Ders(Matematik konu anlatımı)
                                          Ders(Matematik soru çözümü)
                                          Mola
                                          Ders(Türkçe paragraf konusu test çözümü)
                                          Yemek
                                          Ders(Tarih konu özeti çıkarma)
                                          Eğlence(bilgisayar oyunu,arkadaşlarla konuşma,aile ile tv izleme..)
                                          Tekrar
Ders Çalışırken...

  1. Her gün aynı zamanda ve aynı yerde ders çalış. (Bu durum ders çalışmayı alışkanlık haline getirmenizi kolaylaştıracaktır.)
  2. Sadece ders çalışmak için gerekli malzemeler bulunan düzenli bir masan olsun.
  3. Ders çalıştığın masada başka bir iş yapma telefonuna bile bakma!
  4. Havalandırılmış,temiz ve olabildiğince(!) düzenli bir odada çalış.
  5. Çalışırken yeme,içme,çiğneme! (2.,3.,4.,5. maddeleri uyguladığın takdirde dikkatini derse vermen,konsantrasyon süreni arttırman çok daha kolay olacaktır. Dikkatini dağıtma ki toplamak zorunda kalmayasın;) )
  6. En zorlandığın dersi verimli ,erken saatlere koy ki enerjin tavanken bitir bu işi!
  7. Ders konsantrasyonuna göre çalışma süreni ayarla.(40-50dak idealdir.) 
  8. Molaların 15'er dak olabilir.  Birkaç saat ders çalışınca yemek yiyebilir ya da 45dakikalık bir eğlence molası verebilirsin. Uyumak iyi geliyorsa şekerleme yapmanın tam vakti:)
  9. Üşenme ve tekrar et!Çünkü önce kaydeder sonra hatırlarsın ve tekrar etmezsen unutursun!   

Ee daha ne bekliyorsun bu harika programı uygulamak için;)
Çalış,başar ve çok mutlu ol:)

7 Eylül 2014 Pazar

Nasıl Ders Çalışabilirim? -1-

Ders çalışamıyorum,çünkü...

     İlkokula başladığından beri bir öğrenci olarak senden beklenen bir görev var,bir sorumluluk.. Evet, ders çalışmak! Ama bu lanet olası(!) "ders çalışma isteği" nereye kaybolduysa sana hiç uğramıyor!Hatta bazen uğrar gibi yapıyor ama birden hızla ne olup bittiğini anlamadan ortadan kayboluyor. Bu durumda sana ne mi kalıyor? çalışman gerektiğini bildiğin halde çalışamamanın verdiği sıkıntı,vicdan azabı,sınavda ne yapacağım kaygısı ,annem-babam ne der korkusu vb. iç sıkıcı,kötü düşünceler ve karamsar ruh hali tabii ki..
       "Konuşmak kolay tabii, gel sen çalış!" diyorsun değil mi? Peki ben daha da iyisini yapacağım ve seni çook iyi anladığımı ispat edeceğim sana..Oku bakalım. Sen çalışmak istiyorsun ama;
*Masaya oturduğun an uykun geliyor!
*Çok yoruluyorsun,kafan almıyor!
*Hiçbir şey anlamıyorsun,sanki çince yazmışlar gibi..
*Soruları çözemediğin için moralin bozuluyor ve sıkılıyorsun..
Her şeyin farkındayım. Peki sen şunların farkında mısın?
*Her gün her saat bilgisayar oyunu oynarken hiç uykun gelmediğini ve yorulmadığını(yorulsan da anlamadığını)
*3saatlik filmi kaç kez heyecanla izlediğini ama odaklanma problemi çekmediğini replikleri oyunculardan önce söylediğini
*Okumayı öğrenmeye çalıştığın en fazla 7yaşında olduğun günler çok mu geride kaldı. Okuyamazken bıkmadan usanmadan hep aynı çizgileri çizdiğini,eciş bücüş harfleri yazdığını unuttun mu?
*Topa ayağının burnuyla vururken şimdi maçların aranan oyuncusu olman çok mu kolay oldu?

        Kendini kandırma,ders çalışma isteği diye bir şey yok. Ders çalışmaya karşı olan inanç,düşünce ve davranış sistemini değiştirdiğin takdirde neler başarabileceğini biliyorsun!Daha önce de yaptın,başardın.. Ders çalışmanın senin hedefine ulaşman için bir araç olduğunu ve bu aracı kullandığın zaman engelleri daha kolay aşarak hayallerinin peşinden gidebileceğini kabul etmelisin.
       Gel birlikte ders çalışmanı engelleyen duygu,düşüncelerini hatırlayalım..

Ders Çalışmaya Engel Düşünceler:                                                        Sonuç:

*Şu oyun bitsin,başlayacağım.                                                           *Ders çalışmamak.
*Biraz daha uyuyayım,çalışırım.                                                       *Akademik başarının düşmesi.
*Arkadaşlarımdan daha mı önemli,gelince bakarım!                        *Hedefe ulaşamamak.
*Facebook(instagram,twitter)da neler var bakalım?                         *Hayal kırıklığı yaşamak.
*Nereden başlayacağımı bilmiyorum ki,yarın bakarım geç oldu..    *Özgüven zedelenmesi.

Ders Çalışabilmen İçin Düşün:                                                                    Sonuç:

*Ders çalıştıktan sonra oyun oynayabilirim.                                             *Ders çalışmak.
*Arkadaşlarımla tenefüste veya okuldan çıktıktan sonra görüşebilirim.  *Hedefe yaklaşmak.
*Facebook bir yere kaçmıyor ki hep aynı!                                                *Akademik başarı elde etme
*Bir plan yapayım ki her gün ne çalışacağımı düşünmeyeyim!               * Kendine güvenmek
 

Neden çalışamayasın ki:) 

6 Eylül 2014 Cumartesi

Özel Okul mu Devlet Okulu mu Karmaşası..

 Çocuklar ebeveynlerin en değerli varlığı şüphesiz. Onlar daha doğmadan ,yaşamalarını istediğiniz muhteşem hayat için çalışıp çabalıyorsunuz. Büyümeye başladığı dönemse hepten kriz:) Okula başlasın mı?Çok mu erken? Ya geç kalırsak ?Hangi okul devlet mi özel mi?Peki dersaneye mi gönderelim özel ders mi aldıralım?...şeklinde devam eden artan sorular silsilesiyle başbaşa kalırsınız..
Bir öğretmen ve eğitim koçu olarak sizlere yardımcı olmaya çalışacağım bu yazımda :)
Öğrencilerin her biri kıymetli ve özeldir.. Sahip olduğu kimlik kendine has ve önemlidir. Burada önemli olan öğrenci ile özdeşleşebilecek bir okul bulmak. Ben sizlere her ikisinin de avantaj ve dezavantajlarını sunmakla başlıyorum...

Özel Okulların Avantajları:

* Sınıf mevcutları 20-25 kişi ile sınırlandırıldığı için sınıf kontrolü daha kolaydır. Öğrenci ile iletişim daha fazladır. Bu sınıflarda öğrenci daha aktif,katılımcı olma şansına sahiptir.
*Okul teknolojik donanımlar açısından göz doldurur.
*Sosyal açıdan desteklemek için kültürel kulüp faaliyetleri, müzik ve sanat dalları ile ilgili ekstra eğitimler mevcuttur. 
*Yabancı dile önem verilir,ders sayısı fazladır. 
*Genelde tam gündür.(Çalışan anneler için idealdir.)
*Hafta içi ve hafta sonu etüt sistemi vardır.(Okul takviye ve lise,üniversite sınavlarına hazırlık)
*Çocukların sosyo-kültürel yapısı (genelde) yakındır
*Yemekhane seçeneği mevcuttur.(Çocuklar tercih eder mi bilinmez ama daha sağlıklı olduğu kesin.)
*Rehberlik servisi daha etkindir.
*Öğretmen-öğrenci,Öğretmen-Veli,Veli-Okul ilişkilerinin daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz.

Özel Okulların Dezavantajları:

*Maaliyeti yüksektir.
*Veli ve idarenin ortak yönetimi vardır. Öğretmen bu durumda kendini düşünerek hareket edebilir ve aslında sahip olunmaması gereken bir konum kazanabilir öğrenci.
*Puanlar gerçeği yansıtmayabilir. (Bir önceki maddeden.)
*Öğrenciler tüm zamanlarını okulda geçirdikleri için evde ödev vb.yapmak zor gelebilir.
*Öğrenci fazla sterilize bir ortamda olduğu için yaşamdan uzak bir profile, görüşe sahip olabilir.
*Küçük yaşta her şeye sahip olma isteği olabilir.(iphone,ipad,marka kıyafetler vs.)
*Sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik açıdan farklı öğrenciler görmemek kendinden farklıları ayrıştırmasına,kabullenememesine neden olabilir.

Devlet Okullarının Avantajları:

*Maddi yükümlülükler azdır.
*Okullar genelde yarım gün olduğundan öğrencinin sosyal hayatına ve ders çalışmaya ayırabileceği zaman daha fazladır.
*Kendi sorumluluklarını yerine getirmeyi ve kendi başarısı ile bir yerlere gelmeyi erken yaşta öğrenebilir.
*Farklı sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik düzeyde öğrenciyle birlikte olur.Kendi gibiler olduğunu gördüğü gibi farklılar olduğunu da görüp kabul eder.

Devlet Okullarının Dezavantajları:

* Sınıflar kalabalıktır.
*Fiziki özellikler ve teknolojik özellikler bakımından eksiktir.
*Spor,müzik,sanat faaliyetleri açısından yeterli değildir.
*Rehberlik servisi okul mevcudunun ihtiyaçlarını karşılayamaz.
*Dil eğitimi yetersizdir.
*Seviyeleri çok farklı çocukların aynı sınıfta olması problem teşkil edebilir.
*Boş geçen ders sayısının fazla olması.
*Okul kurslarının lise ve üniversite sınavlarına hazırlamadaki yetersizlikleri.
*Genelde yemekhanenin olmayışı.


    Her ikisinin de avantaj ve dezavantajlarını yukarıda belirttim. Bu durumlar da kişiye göre değişkendir çünkü için bir anne  tam gün dezavantaj olabilir, ekonomik düzeyi çok yüksek bir veli için çocuğunun sosyo-ekonomik düzeyi yüksek öğrencilerle olması avantaj olabilir.. Aynı şekilde her madde öğrenci için de değişkendir.
   Çocuğunuz her koşulda çalışabilen bir çocuksa ve sizin maddi imkanlarınız özel okula göndermeye yetmiyorsa çocuğunuz bir devlet okulunda kendisini gösterebilir ve kendine uygun kulüpler bulabilir ve ilgili öğretmenler bulup onlardan pozitif anlamda faydalanabilir. Çocuğunuz kesinlikle pasifse, akranlarının arasında kaybolur endişesi taşıyorsanız bir özel okula gönderebilirsiniz fakat bu kesin çözümdür diyemeyiz.Çünkü öğrenci o ortamda da aynı hali devam ettirebilir, faaliyetlerin fazla olması onu daha aktif yapmayacaktır kendisi istemediği müddetçe.. Söylemek istediğim bu tür genel durumları bir kenara yazın ve yanına kendi çocuğunuzun özelliklerini ve beklentilerini yazın.En çok uyuşan seçeneğe yönelin.
    Tüm okullar sayılan avantajların ve dezavantajların hepsini bünyesinde bulundurmazlar. Bunların uygulanabilmesini sağlayan sistem ve öğretmenlerdir. Okulları mutlaka internetten araştırın, eledikten sonra tek tek gezin idari kadro ile irtibata geçin ,öğretmenler odasına bakın ortamı koklayın.  Misyon ve vizyon belirtmek onları uyguluyor olmak demek değildir,eski mezunlardan bilgi almaya çalışın. En önemlisi lütfen kendi beklentileriniz için değil çocuğunuz için en iyi olan ,onun mutlu öğrenme gerçekleştirebileceği okulu seçin.
    Unutulmaması gereken en önemli faktör sizsiniz,ailesi. Eğitim ailenin vazifesidir. Siz çocuğunuz doğmadan evvel ona sahip olması gereken kimliğe dair genel kuralları öğretiyorsunuz. Okula başladıktan sonra da aynı vazifeniz devam ediyor hatta artarak. Bu yüzden siz ilgili bir ebeveyn olduğunuz takdirde oluşabilecek sorunlara etkili müdahaleler gerçekleştirebilir ve en az yara ile bu durumları atlatabilirsiniz.
     Öncelikle çocuğunuzu dinleyin,tanıyın ve ona güvenin :)