5 Eylül 2018 Çarşamba

Öğrencinin Dilinden Öğrenci Anlar-7

"Bir insan hangi limana ulaşmak istediğini biliyorsa onun için her rüzgar uygundur. " Senaca'nın en sevdiğim sözlerinden. Öyle doğru bir söz ki... Bunu sizlere kanıtlayan bir söyleşi yaptık Ece ile. Ece hem geçen yıl hem de bu yıl sınava girdi. Sizlerin meşhur tabiriyle 'mezuna kaldı' ama hedefini belirlediği için tüm zorluklara bir çözüm buldu. Ece ile sohbetimizde ben de bir öğretmen olarak değinmek istediğim birçok noktayı sizler için fırsat buldukça yazdım. Sizlere yol gösterici olmasını dilediğim bu yazı sadece bir öğrencinin yolculuğu, kendinize örnek alabilirsiniz ama her şeyin aynı olmasını bekleyemezsiniz. Lütfen bunu göz ardı etmeyin. Başarıya ulaşmanın  tek bir yolu var; ÇALIŞMAK! Çalışmanın ise birçok yöntemi var, kendinize uygun olanı bulun ve çook çalışın. Sormak istediklerinizi hem buradan hem instagram hesabım zynpbnck üzerinden iletebilirsiniz. 

Merhaba Ece, bize kendini tanıtır mısın?
Merhaba, ismim Ece namı diğer @nastenkasblog. 
Ankara'da iyi bir anadolu lisesinden mezun oldum. Son sene eşit ağırlık bölümüne geçtim. 20 yaşındayım fakat lisede İngilizce hazırlık okuduğum ve bir yıl mezuna kaldığım için üniversiteye hazırlık dönemimi anca tamamlayabildim. Geç olsun güç olmasın diyelim :)

Mezun olup sınava hazırlanan bir öğrenci olduğuna göre geçmiş bir sınav tecrüben de var, geçen yılki ve bu yılki sınav sonucunu bizimle paylaşır mısın?
Bu yıl mezun yılımdı. Geçen sene sınav anında yaşadığım talihsizlikler, sınav maratonuna adapte olamama gibi sebeplerden ötürü istediğim yerin çok altında bir sıralama yaptım. 35 bindi geçen yılki sıralamam. Ha asla kötü demek değil. Ancak istemediğim bir bölümü yazamazdım ve daha iyisini yapabileceğime inandığım için bir sene daha denemek istedim. İyi ki de bu kararı vermişim. Bu yıl 426 puan aldım ve EA bölümünden 5.600 geldi sıralamam. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne yerleştim. Benim için çok sevindirici oldu çünkü sınavdan çıktıktan sonra hedef düşürmelere başlamıştım bile: 'Hmm şurası gelse de olur yaa napalım artık ...' gibisinden 😅 

Dediğin gibi ilk sonucun da güzel ama bu yılki aldığın puan ve sıralaman çok daha iyi. Seni gönülden kutluyorum. Ece nasıl bir öğrenciydi? 
Belki kimisi “Yok canım! Zaten herkes çalışmıyorum der. Biz de inandık buna.” diye düşünebilir. Fakat arkadaşlarım da ailem de bilir. Hiçbir zaman çalışkan bir insan olamadım. Ortaokulda derslerim çok iyiydi. Dersi iyi dinleyen bir insandım, bu yüzden çalışmama çok gerek kalmıyordu. Bizim zamanımızda 3 yıl girilen SBS  vardı. 6. sınıfta, hiçbir şeyin bilincinde olmayarak girdiğim ilk SBS'de daha sonraki yıllara göre çok daha başarılı olmuştum. Çünkü stresli değildim. Bu bana hayat dersi oldu biraz. Ne kadar başarılı olursanız olsun fazla stres başarınızın büyük bir kısmını heba edebilir, bu sebeple sakin kafayla ilerlemek çok daha yararlı olacaktır. 
En nihayetinde ben böyle çalışmaya çalışmaya liseye geçtim. Bir de baktım ki çalışmadan olmuyor. 3 senem (hazırlık da dahil) öyle ortalama notlarla geçti. Laylaylomdu biraz. Sosyal hayatımdan hiç geri kalmadım örneğin. Tabii bunların geri dönüşü 11. sınıftayken ağır olmuştu çünkü bölümümü seçmiştim; artık sayısal öğrencisiydim ve işler ciddileşmişti. Gitar ve tiyatro kurslarına gidiyordum. Onları bırakmak zorunda kaldım çünkü bu tempoda yetişemiyordum. 2. dönem trigonometri fasikülleri alıp çözmüştüm çok iyi hatırlıyorum herhalde ilk adam akıllı çalışmam oydu.

Sosyal ve akademik hayatın dengede olması çok önemli. Bazen hepimiz bu dengeyi şaşırabiliriz. Dersi derste dinleyen öğrenciler işin en önemli kısmını çözer. Sen bu kadarının yeterli olmadığını fark ederek çalışmaya ve yol almaya başlamışsın. Peki hedefini ne zaman belirledin, yolunu nasıl çizdin? 
12. sınıfa kadar sayısal bölümündeydim. Genelde bu iyi liselerin sayısala ağırlık vermesinden midir bilmiyorum ama bölüm seçtiğimiz ilk yılda da benim gibi aslında içinde gizli bir eşit ağırlık öğrencisinin yattığı bazı insanlar istemsiz sayısala sürüklendik. En azından ben öyle hissediyordum yani. 12. sınıfa geçerken kendi kendime sorguladım. Bu bölümü gerçekten istiyor muyum? Daha sonrasında yapacağım meslekler ilgimi çekecek mi? 
En sonunda kendi yönelimlerim ve isteklerim doğrultusunda hukuk okumakta karar kılıp eşit ağırlık bölümüne geçtim. Biraz araştırma yaptım. Okullar hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bildiğim tek şey Ankara'da kalmak istemediğimdi çünkü biraz yeni yerler, insanlar tanımak istiyordum. Devlet üniversitesi öncelikli tercihimdi ve onlar arasından bir seçim yaptım. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Aslında en zor kısmı atlatmıştım. Belirsizlik insanı en yıpratan durumlardan biri bence.

Kesinlikle en önemlisi ne istediğini bilmek, sonra da bunun için gerekenleri yapmak. Seni bir kez daha popüler olanı değil kendine göre olanı seçtiğin için kutluyorum. İlk ve en önemli kısmı yani hedefini belirledin. Bu hedef için nasıl bir çalışma gösterdin, YKS’ye nasıl hazırlandın? 
12. sınıfın başına kadar tüm çalışmalarımı okul sınavlarını ön planda tutarak yaptım. Çalışma alışkanlığım olmadığı için düzenli bir çalışma stilim de yoktu. Bunları asla “Bakın çalışmadan da yapılabiliyormuş.” anlamında söylemiyorum. Belki 9. sınıftan beri düzenli çalışan bir insan olsaydım ilk senemde ilk bine girecektim kim bilir? Burada anlatmak istediğim hiçbir şey için geç olmadığı. 'Ya ben tüm lise boyunca yattım bir senede nasıl kazanacağım? Mezuna kaldım, çalışmaya yeni başlıyorum nasıl başaracağım?' düşünceleriniz hiç olmasın. Ben 12. sınıfta dershaneye gitmeyi tercih ettim. Kendi başıma çalışamayacakmışım, herkes dershaneye giderken ben tek çalışırsam eksik kalacakmışım gibi geldi ve korktum. Ama açıkçası dershanenin yoğun temposu, sürekli herkesin bir telaş ve kıyaslama içerisinde olduğu ortam beni psikolojik olarak yıprattı. YGS sonucum da kötü gelince dershaneyi bıraktım ve LYS sürecimde kendi başıma devam ettim. 100 bin olan YGS sıralamamı 35 bine çektim. Ama dediğim gibi benim için yeterli değildi. 
Mezun olduğum senemde ise dershaneye gitmedim. Ekimden itibaren matematikten özel ders alarak ilerledim sadece. Tabii sözel konular için de Youtube'dan videolar izliyordum. Tüm yıl evdeydim neredeyse. Evimin merkeze uzak olmasından dolayı çıkması da zor geliyordu açıkçası. İlk başlarda odaklanmakta çok sorun yaşadım. Sürekli uzanıp dizi, film falan izleyesim geliyordu. En ufak bir şeyde dikkatim dağılıyordu. “ Bir yıl daha bunu çekmek ister misin?” diye diye kendimi motive ederek biraz daha kolaylaştırdım işimi. Çok bunaldığım haftalarda 1-2 gün kütüphaneye gittim çalışmak için. Etrafımda bir sürü insanın da benim gibi kazanmak için uğraşıyor olması da motive etti beni.
Bu arada eklemek istediğim bir şey daha var. Matematikte özel dersi tercih etmemin sebebiyse yapamadığım soruları sormak oldu. 12. sınıftaki en büyük eksiğim buydu. Sonra sorarım diye diye erteledim ve yapamadığım soruların çoğu kaldı. Aslında bunda çekinilecek hiçbir şey yok. Sizin 16 soruluk testte 10 soruyu yapamamanız utanılacak bir şey değil. Kimse bu konuları bilerek doğmadı. Önemli olan öğrenmek bence. Öğrenene kadar uğraşmak. 
Yaptığın doğruları tekrar etmek istiyorum; Bir yerden başlamak, işine yaramadığında yöntem değiştirmek, bir eşit ağırlık öğrencisini en üste taşıyacak derslerden olan Matematikten özel ders alarak tüm yapamadığın soruları çözmek, elindeki imkanları değerlendirip Youtube'dan video izlemek, pes etmemek, çalışmaktan vazgeçmeyip çalışma ortamları aramak...Bunları yaparak başarısız olman imkansızdı Ece:) Mezundun, evdeydin bu kontrolünü kaybedebileceğin bir ortamda sen nasıl bir çalışma tarzı oluşturdun?
Rastgele çalışmak hiçbir zaman bana uygun olmadı. Çünkü çok fazla konu olduğu için önümde somut veriler görmek isterim. Bu tarz durumlarda plansızlık beni strese sokar. Tek başıma çalıştığım için de okul müfredatını yetiştirmeye çalışan öğretmenler gibi sınav müfredatı yetiştirmem gerekti. Bu yüzden program hazırlamaya gayret ettim. Ders programlarımı ilk başlarda aylık olarak hazırladım. Fakat bu beni daha çok strese sokuyordu çünkü bir gün bile aksayınca hop konu birikiyordu veya program kayıyordu. Bu yüzden bu sistemden vazgeçtim. Herhangi bir rehberlik hocasıyla ya da profesyonel bir koçla çalışmadığım için program stilimi de deneme yanılma yoluyla belirledim. 3-4 günlük kısa programlar yapmak benim daha çok işime geldi. Hem uzak gelecek için ütopik çalışmalar öngörmüyordum hem de o gün ansızın işim çıksa da programımda beni yıpratacak değişimler olmuyordu.

Öğrencilere de sık sık söylediğim gibi herkesin kendi programını oluşturması gerekir, bunu yaparken başkalarının programından mutlaka faydalanabilirsiniz ama size göre kısmını es geçmeyin. Ve kişisel fikrim kısa süreli örneğin haftalık ve günlük programlar çok daha etkili olacaktır. Sen de kendini tanıyarak bunları çok güzel uygulamışsın. Sözel ve sayısal derslerine nasıl çalışıyordun ?
Yazı yazmayı ve yazarak çalışmayı seven bir insan olduğum için sözel derslere özet çıkartarak çalışırım. Sene başında başladım özet çıkarmaya açıkçası, Son zamanlarda çok vaktimi almasın sadece özetlerimi okuyup test çözeyim diye. 12. sınıfta hazırladığım edebiyat defterim ve eser-yazar kartlarım vardı. Son yıl da onları kullandım mesela. Youtube kanallarından çok fazla yararlandım bu konuda. Bir tek tarih yaz yaz bitmez diye düşündüğüm için direkt onda Youtubedan konu anlatımı + Test çözme şeklinde ilerledim. 
12. sınıftayken neredeyse hiç geometri çalışmadığım için zaten bende var olan ön yargı iyice büyüdü. Bu sebeple geçen yıl bu zamanlar Geometri için başlangıç düzeyinde bir kitap aldım ve onu bitirdim. Böylece elim alıştı ve formüller aklımda kalmaya başladı. Ancak geometri serüvenim daha sonrasında bu kadar parlak olmadı çünkü ek bir kitap çözmedim sadece denemelerde geometri sorusu çözdüm. Fakat yapamadıklarımı mutlaka özel ders hocama sordum.
Matematikte ise internetten konu anlatımı, test çözme, yapamadıklarını sorma şeklinde ilerledim. Bu sistem bana çok faydalı geldiği için tüm sene böyle ilerledim.

Sen hem YGS-LYS'yi gördün hem de YKS'yi. Bu yıl TYT ve AYT diye bölerek mi yoksa birlikte mi çalıştın, hangi kaynaklarla hazırlandın bizimle paylaşır mısın?
YGS-LYS sisteminden kalma bir alışkanlık olarak ilk dönem TYT ağırlıklı çalıştım diyebilirim. TYT matematik ve problemler ön planda oldu benim için. İkinci dönemde de rahat rahat Mat2 çalışabilmek için Coğrafyayı ve Tarihi ilk dönemde bitirdim tamamen. İkisinden de ikişer kitap bitirmişimdir.
 Mat2 ye Ocak ayı gibi başladım fakat tavsiye etmem bunu. Özellikle limit türev integral hakkında mezun yıllarında bile olsalar tam bu dönemlerde de fikir sahibi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ki sınava 3-4 ay kala 3 tane uzun ve ayrıntılı konuyu sil baştan sıkıştırmak zorunda kalmasınlar. Mesela ben mezun olmama rağmen çoğu şeyi unuttuğumu fark ettim çalışmaya başlayınca. “Nasılsa geçen yıl öğrendim. Son ay tekrar etsem de olur.” düşüncesi bu tarz konular için geçerli olmuyor maalesef. AYT Matematikte de çözümlü fasiküller almaya dikkat ettim. İlk dönem TYT için Bilfen YGS Soru Bankasını bitirdim sadece. İkinci dönem ise AYT ağırlıklı çözdüm. Yüzdeyüz yayınlarını öneririm : Özellikle Problemler, Trigonometri, Türev, İntegral fasiküllerini öneririm. Tamamı çözümlü. 
 Edebiyata ise Mart gibi başladım sanırım. Bana kalırsa yeterli bir süre. Tabii TYT konularını ilk dönem halletmiş olmak şartıyla. Geçen yıl Bilgi Sarmal Yayınlarının dörtlü setini ve Limit Soru Bankasının bir kısmını çözmüştüm. Bu yıl da Palme ve Altın Anahtar yayınlarını çözdüm. Ben bu gibi ezber derslerde bir tık zor olan yayınları çözmeyi seviyorum ki bana yeni bilgiler katsın.
 Tarih ve Coğrafyadan ikinci dönemde birer kitap daha bitirdim bilgilerimi tazelemek için. Benim için yeterli oldu. Ama vaktiniz varsa çok daha fazlasını yapabilirsiniz.

Güzel yayınlar çözmüşsün. Buradan belirtmek isterim ki seviye kaynak çözerken çok önemli; ilk kendi seviyenizde temel bir kaynak sonrasında da sizi ileriye taşıyacak kaynakları çözmelisiniz. En zoruyla başlayıp yapamadığınızı düşünmemeniz için bu çok önemli. Senin iyi bir alt yapın olması Matematik gibi bir derste iyi kaynaklarla yola çıkıp devam etmeni sağlamış. Peki denemeleri çözmeye ne zaman başladın ve nasıl değerlendirdin?
Aralık ayı gibi deneme çözmeye başladım. 2 tane deneme seti almıştım. Biri Frekans diğeri de Karekök sanırım. Sadece TYT denemesi çözdüm belli bir süre. O da iki haftada 1 deneme falan. Daha sonra Karekök’ün 12li AYT deneme setini aldım ve mart gibi yavaştan onları çözdüm. Çözümlü denemeler almaya dikkat ettim ve deneme sonrası kırmızı pilot kalemle yapamadığım bütün soruların üzerine doğru çözümlerini yazdım. Kimisinde “Of bu nasıl oldu ya?” diyip hocama sordum. kimisinde de “Yok artık bunu mu yapamadın?” gibisinden kendime kızdım. Ama acısıyla tatlısıyla denemelerin baya katkısı oldu bana. Çünkü yavaş soru çözen bir insandım asla yetiştiremezdim yani sınavları. Hala da biraz öyleyim aslında fakat istediğim seviyeye gelebildim en azından. 
Bir de dershanelere gidip Türkiye geneli Özdebir, Töder denemelerine başvurdum. O sınavlara girdim. Sınıf ortamında sınava girmek, Türkiye genelindeki seviyem gibi konularda bana fayda sağladı. Hatta son girdiğim Töder sınavında sonucum 7bin geldiğinde “Töderde bile İÜHF’yi kazanamıyorum.” diye üzüldüğümü hatırlıyorum :D

Denemelere konularını genel olarak toparladıktan sonra başlamışsın, bir de onları bitti diyerek kenara atmak yerine analiz etmişsin. Bu da sana hem öğrenme hem hız kazanma olarak dönmüş. Ne mutlu ki gerçek sınav sonucun seni üzmemiş:)  Güzel kısımları konuştuk ama çok zorlandığın dersler oldu mu, onlarla nasıl başa çıktın?
Ne yalan söyleyeyim köklü sayıları, ebok ekoku sevmiyordum fakat bir şekilde üzerlerine giderek onları hallettim ancak problemler çok canımı sıkıyordu. Yani önümüzde kesin formüller yok. Sınav Ales tarzı gibi olacak dendi. Bu da demek oluyor ki kalıp problemler soruları yok. Değişik sorular gelecek. Hemen gittim ALES çıkmış sorular aldım. Biraz onları çözdüm. Youtube'dan değişik tarzdaki problem sorularının çözümlerini izledim. Sınavda soruları görünce telaş yapmamak için kendimi yavaştan bu tarz sorulara hazırladım. Geçen yıl sınav anında bu sorunu yaşamıştım çünkü.

Yapamadım diyerek kenara çekilmeyip yapabilmenin yollarını aramış olman çok güzel. İzninle ALES tarzı soruya senin aracılığınla da değinmek istiyorum. Bu aslında okuduğunu anlayıp, var olan bilgilerini yorumlayarak kullanacağın sorular demek. Bunun için herkesin öncelikle her dersi iyi kavraması ve bu öğrendiklerini ezbere değil yorumlayarak kullanması gerekiyor. Lütfen önce konu kavrayıcı kitaplar edinin daha sonra farklı soru tarzlarının da olduğu kitapları çözün. Ece'nin yaptığı gibi Youtube'u etkin kullanıp soru çözümlerini öğrenin. Ececim moralinin bozulduğu zamanlar oldu mu? Kendini bu uzun yolculukta nasıl motive ettin?
Moralimin bozulduğu, yıprandığım dönemler çok oldu. Özellikle ailemden biriyle tartıştığımda ya da konular gözümde çok büyüdüğünde çok üzüldüm. 2-3 gün hiç çalışmayıp tüm gün dizi izlediğim zamanlar da oldu. Bu gibi durumlarda birkaç arkadaşımı aradım şu gün müsaitseniz buluşalım diye. Giyindim hazırlandım onlarla buluştum. Muhabbet ettim, kafa dağıttım. Aşırıya kaçmadıkça bu gibi sosyal etkinlikleri faydalı buluyorum. Moral bu yolculukta en büyük arkadaşımız. Birkaç hafta yorulduktan sonra bu gibi kaçamaklar bazen iyi geliyor. Tabii ki sizi dersten alıkoymadığı sürece. Bizimle aynı süreçleri yaşamış öğrencilerin Youtube kanallarındaki motivasyon videolarını izledim. Özellikle Yasemin Çerçi’nin inanılmaz faydası oldu bana bu konuda. Baya saldığım bir dönemde beni kendime getirdi. 

Bizimle sınav serüvenini paylaştığın için, samimiyetle ve açık yüreklilikle arkadaşlarına yardımcı olmak istediğin için çok teşekkür ederim. Senin öğrencilere söylemek istediklerin varsa dinlemek isterim:)
Arkadaşlar bu süreç bir geçiş süreci. 'Nasıl başlayacağım, ben yapamam ki, kafam basmıyor, şu şu dersi anlamıyorum ona çalışacağıma iyi olduğum derse daha çok çalışayım ...' gibi düşüncelere girmeyin. Bunu en kısa sürede en verimli şekilde atlatmakta fayda var. Ertelemek emin olun sizi çok daha yıpratacak. 12. sınıflar devamsızlıklarına dikkat etsin. Bir de onun stresini yaşamayın. Mezunlar eğer dershaneye gitmiyorsanız dolu dolu 24 saatiniz var. İstediğiniz gibi değerlendirebilirsiniz. Bence 7 saatten az uyumamaya çalışın. Bu süreçte beyninizin dinlenmesi çok önemli. Ama bu 7-8 saat gece dört beş civarı yatıp öğlen on iki, bir gibi uyanmak olmasın. Gece uykusu önemli. 
Bir de bu mecrada “Bugün 10 saat ders çalıştım.” “Sabahlara kadar çalıştım.” tayfasına bakıp da moralinizi bozmayın. Uzun çalışmakla verimli çalışmak aynı şeyler değil. Kimisinin 10 saati sizin 3-4 saatinize eşit olabilir. 
Son olarak sizin hedeflerine ulaşan insanlardan, ilk on bine girenlerden hiçbir farkınız yok. Kimse annesinin karnından matematik bilerek ya da denemeler fulleyerek doğmadı. 
İsteyince ve çabalayınca her kapı size açılır. Denendi onaylandı :)



instagram: zynpbnck, 40netmatematik
youtube: Eyüp B. (Matematik ve Geometri videoları)


4 Eylül 2018 Salı

Öğrencinin Dilinden Öğrenci Anlar -6

'İnsanlar öğrenme dürtüsüyle doğarlar. Öğrenmeye karşı merak ve bundan duyulan zevk insanın doğasında vardır. Bunlar bebeklikten başlayarak zamanla yok edilir.' W.E.DEMING
 
Öğrenme, sadece sınav zamanları değil hayatın her anında bizimle birlikte olan bir dürtü. Kimi zaman başka uğraşlar ön plana çıktığı için sessizleşse de o hep bizimle. Sınav zamanı ise her şeyi sessize alıp öğrenme dürtümüzü ön plana çıkarmalıyız. Sizin şu an yürüyeceğiniz yolda çok değil geçen yıl yürüyen bir arkadaşınızla sohbet ettik. Onun bu yolculuğunda nasıl bir çalışma tarzı izlediğini, neler yaptığını ve yapmadığını konuştuk. Öğrenci tavsiyelerinin sizler için çok önemli olduğunu düşünüyorum, sizi motive etmesini ve yolunuzda küçük bir ışık olmasını diliyorum. Unutmamanızı istediğim şey ise bu sadece bir kişinin yolculuğu; bu okuduklarınızı birebir uygulamanız için değil kendi tarzınızı oluştururken destek olması için sizinle paylaşıyorum:) 

Merhaba Sare; seni tanımak isteriz, bize kendini anlatır mısın? 
İsmim Sare Büşra, stud blog hesabım @sarestudies ve beni burada Sare diye tanırlar :) 18 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum. 

Sare Büşra öncelikle röportajı kabul ettiğin ve sınav sürecindeki arkadaşlarına yardımcı olmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim. Öğrencilerin şu an seninle ilgili en çok merak ettikleri şey YKS’den kaç puan aldın, sıralaman ne, hangi üniversite ve bölümü kazandın?
Ben teşekkür ederim. YKS’ye dil alanından girdim, ilk senemdi ve yerleştirme puanım 413, sıralamam 9.2bin bandında geldi. 4. tercihim olan Bursa Uludağ Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazandım. 

Çalışmalarının karşılığını aldığın için mutlu oldum ve seni gönülden tebrik ediyorum. Okul hayatından biraz bahseder misin, nasıl bir öğrenciydin?
Aslında öğrencilik hayatımda hep kendi halinde, sessiz bir tiptim. İlkokul ve ortaokulda bu hep böyleydi ve ders çalışmak, bir şeyler okuyup karalamak hoşuma giderdi. Liseye geçerken daha heyecanlıydım; yeni dersler ve yeni şeyler öğreneceğim için. Lise hayatımı da çok sevdim. Orada da sessiz birisi olsam da edindiğim arkadaşlıklar, hayat dersleri ve eğitim-öğretim bana çok çok şey kattı. Sürekli çalışmazdım aslında ama dersi derste öğrenmeye çok önem verirdim ve sınavlara en iyi şekilde hazırlanmaya çalışırdım. Nitekim YKS için de bu böyle oldu. 

Peki hedefini belirlemen ve bölümünü seçme sürecin hakkında konuşalım. Bunları ne zaman ve nasıl yaptın? Yoksa puanına göre yer seçenlerden mi oldun?
Hedefimi 8. sınıfta belirledim. Liseye geçme döneminde bölümüme bile o zaman karar vermek istedim çünkü bir nevi lisemi de buna göre seçecektim. 7. ve 8. sınıfta İngilizcem sınıf ortalamasına göre çok iyiydi, sürekli arkadaşlarımı çalıştırırdım. O zamanlarda bile internette İngilizce okuduğum, izlediğim şeyleri anlayabiliyordum. Öğretmenime olan hayranlığımla birlikte İngilizce Öğretmenliği okumak istediğime karar verdim. Tercihlerimi ise tamamen isteğime göre sıraladım. :)

Kendini keşfetmen ve zamanında doğru hedefler koyman sayesinde isteyerek bir bölüm okuyacaksın. Bu önemli adımı belirledikten sonra sınava hazırlanma stratejin de ortaya çıkmış aslında. YKS’ye nasıl hazırlandığını bizimle paylaşır mısın?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ilk senemdi ve hiçbir ek destek almadım. Dershane, özel ders vs. çünkü bir sağlık problemim yüzünden okuluma da 1 ay geç başladım ve dershane gibi bazı fırsatları kaçırmış olduğumu düşünüp kedi çabalarımla çalıştım. Ekim-Kasım gibi başlayıp günde sıkılana kadar çalışmaya alıştırdım kendimi ve bir zamandan sonra baktım ki alışkanlık olmuş. Çalışma programım 4-5 saat olarak değişiyordu. Okulda bol bol konu çalışıp veya test çözüp evde de tekrar test veya deneme şeklinde çalışıyordum. Hafta sonları ise mutlaka ödevim olurdu onlar sayesinde çalışırdım. Sömestr tatilinde 1 hafta okulda kursum vardı ve her gün kurstan 3 saat önce en yakın arkadaşımla erkenden gidip sessiz sınıfta bol bol soru çözerdik. Kendimize hep hedefler koyardık ve o tatil boyunca kitaplar bitirip yüzlerce soru çözdük. O motivasyon ile aşırı verim aldım. 

Hedefini bilmek seni öyle motive etmiş ki kendi çalışma tarzını oluşturmanı sağlamış. Hayatını buna göre organize etmen de sana başarıyı getirmiş. Özellikle öğrencilerin kendi sınırlarını aştığı tatil dönemlerini sen en iyi şekilde değerlendirmekle kalmamış kurs öncesi de kendine çalışma alanı ve saatleri oluşturmuşsun. Peki bu çalışmaları bir plana göre mi yoksa rastgele mi yaptın?
Hem programlı hem de serbesttim sanırım. Aylık programlara uyamıyordum, onun yerine haftalık veya daha çok günlük programlarla çalışmayı sevdim. Mutlaka Matematik, Türkçe/Sosyal çalışıp İngilizceye geçerdim. Konu olarak veya soru olarak hedefler koyarak programımı buna göre ayarlardım. Bunda da hiçbir yardım almadım. 

Aslında rastgele çalışma olarak nitelendirdiğin kısım senin bir çalışma tarzı oluşturduğun için hep çalışmaya motive olman. O da gizli bir program gibi zihninde😊Sonrasında da programını gerçek şekilde oluşturmuşsun. Bir Dil öğrencisi olarak Matematik çalışıyor olman da ilgimi çekti, bunun sana faydası oldu mu?Sayısal ve Sözel derslere çalışma şeklin nasıldı?Hangi kaynaklardan faydalandın?
Ben matematikten hiçbir zaman nefret etmedim ve bu bana birazcık avantaj olarak geri döndü. Temelim az çok vardı, öğretmenimin anlatışına ve tüm emeklerine minnettarım, o sevdirdi bana. Konuyu ondan anlar, soru çözme taktiğini ondan öğrenip daha sonra öğretici kitaplardan tekrarını yapıp bol bol soru çözerdim. Bu şekilde “Asla anlamıyorum” dediğim konular en sevdiğim konular haline gelmeye başladı. Türkçe dışında sözel derslerle ise pek aram yoktu. Dürüst olmam gerekirse de örneğin Tarih, hiç sevemedim. YKS sistemi açıklandığında sosyal dersleri sınavdan kaldırıldığında çok sevinmiştim ve çalışmayı bıraktım doğal olarak. O günden sonra sistem tekrar değişse bile çalışmalarımda sosyale çok yer vermedim, ısınamadım tekrar. Bunun pişmanlığını azıcık yaşıyorum sanırım birazcık ama:)
Türkçe: Limit, TestOkul, İsabet, Fen Bilimleri, Sıradışı, Analiz
Matematik: Karekök, Yayın Denizi, Birey, Tandem, Sonuç, Simya ve birçok yayının pdf denemesi
Sosyal :Youtube konu anlatım kanalları, Testokul ve Palme(Coğrafya); Limit, Delta, Kültür ve Sıradışıanaliz (Tarih); Delta ve Kültür(Felsefe)
İngilizce: YDSPublishing, Influence ve Impact setleri, ELS, Dilko, İrem, Pelikan ve birçok farklı pdf deneme ve testler, makaleler…

Zor bir sınav süreci oldu sizin için. Değişikliklere ne olursa olsun adapte olmak gerekiyor söylediğin gibi, ÖSYMye karşı değil dediklerine göre hazırlanmak gerekiyor. TYT ve AYT diye bölerek mi yoksa birlikte mi çalıştın?
Aslında dediğim gibi her gün hepsine mutlaka çalışıyordum ama bazen örneğin bir hafta boyunca belli bir hedefim varsa (“Şu konuyu bir türlü anlayamadım, anlamam gerekiyor” gibi) sadece ona odaklandığım da oluyordu. Ama yine de hepsini beraber yürütmek gerekiyor ki arkada kalmasınlar. Çünkü unutmak peşimizi bırakmıyor...

Ne zaman deneme çözmeye başladın? Denemeleri nasıl değerlendirdin?
Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci olarak, deneme çözmeye o kadar alışkınım ki ne zaman başladığımı inanın hatırlamıyorum...Ama netlerimin yükseldiğini hatırlıyorum ve her denemeden sonra yanlışlarımı kontrol edip doğrusunu gerçekten anlamaya çabaladım. Denemelerin amacı zaten neyi yapıp neyi yapamadığımızı görmek ve onları da öğrenmektir bu yüzden ileriki programlarımı o yanlışlar üzerine hazırladım.

Çok zorlandığın dersler oldu mu, onlarla nasıl başa çıktın? Takıldığın netler vb için nasıl çözüm ürettin?
Evet herkes gibi çok zorlandığım zamanlar oldu; bazı konuları, bazı soru tiplerini hiç anlayamadığım oldu. Her şeyin öğrenerek yapıldığını, hiçbir şeyin zekayla olmadığını bildiğim için sorun yaşadığım her şeyi öğrenmeye adadım kendimi. Yeri geldi boş derslerde dakikalarca soru anlatımı dinledim, yeri geldi öğle tatillerimde sadece hocaların peşinden koştum, kütüphanede yer kovaladım... Üzerine gidince her şeyin öğrenilip yapıldığını, çabalayınca olduğunu gördüm.

Seni azminden dolayı takdir ediyorum. Bilmediklerini fark etmek, bunları es geçmeyip öğrenmeye çalışmak ve doğru şekilde zaman ayırmak gerçekten çok önemli. Peki nasıl motive oluyordun? Moralin bozulduğu, yorulduğun zamanlar oldu mu ve böyle anlarla nasıl başa çıktın?
Evet bazen dibe çöktüğüm zamanlar olmadı değil. “Yapamayacağım galiba, olmayacak” diye düşündüğüm zamanlar oldu ve hep ailemi düşünerek kendimi motive ettim. Onların üzerimdeki emeklerini düşündüm hep, bende ışık görüyorlardı çünkü ve bu beni gerçekten ve gerçekten motive ediyordu. Onlar için değerdi.

Bizimle yaptığın içten paylaşımlar için sana çok teşekkür ederim Sarecim. Dilerim ki bu çalışma azmin seni hiç bırakmaz ve hayatta istediğin her şeye ulaşırsın. Senin şu an mutlu ve istediğine ulaşmış bir öğrenci olarak bu yolda yürüyecek arkadaşlarına tavsiyelerin olur mu?
Özellikle 11. ve 12. sınıflara tavsiyemdir; işin ciddiyetini kavrayın. Nolursunuz bunun çocuk oyuncağı olmadığını anlayın. Hayallerinizin, ailelerinizin sizden beklentileri var. Şu an zamanınız varken çalışın, bu size bir şey kaybettirmeyecek. Şu an bulunduğum noktadan size söylüyorum ki, ÖSYM’nin o sayfasını açıp kazandığınız okulu, bölümü görmek harika bir duygu. Lütfen basite almayın ve düzenli çalışın. Eğer izin verirseniz
hayalleriniz sizi çok güzel yerlere götürecek 😊

Sare Büşra'ya tebrik ve teşekkürlerimi iletiyorum tekrar. Her birinizin böyle güzel hikayeleri olmasını diliyorum:)

instagram: zynpbnck , 40netmatematik
youtube: Eyüp B. (Matematik ve Geometri videoları)

22 Ağustos 2018 Çarşamba

Etkili Not Alma Teknikleri ve Cornell Metodu


Not almak, her zaman her mekanda yapabileceğimiz ve beynimizin yükünü hafifleten önemli bir etkinliktir. Aklımıza yeni bir fikir geldiğinde, annemiz markete gönderdiğinde, yeni tanıştığımız arkadaşımızın doğum gününü öğrendiğimizde, bir konu öğrenirken not almak bize çok büyük kolaylık sağlar. Bunun için ben yanımda defter taşıyorum ve telefonumun notlar bölümünü kullanıyorum. Sizler de günlük hayatınızda bir “ Akıl Defteri” taşıyabilirsiniz ve yine bazı şeyleri telefonunuza kaydedebilirsiniz. Bu şekilde zihninizi gereksiz bilgilerle doldurmazsınız, önemli şeyleri unutmazsınız, bilgileri anında çağırmak istediğinizde elinizin altında bulursunuz.

Okulda, kursta veya özel derste de not almak dersi anlamanın çok önemli bir bölümü. Not almak;
  • Ders süresince aktif bir dinleyici olmanızı sağlar.
  • Dikkatinizi derse vermenizi kolaylaştırır ve ders boyunca dikkatinizin dağılmasını önler.
  • Dersteki önemli noktaları kaydetmenizi sağladığından sınavlardaki başarı düzeyinizi artırır.
  • Dinleyip analiz ederken bir taraftan da yazdığınız için öğrendiğiniz bilgileri  uzun süre hatırlanmasını sağlar. 
  • Size sınav öncesinde öğrendiklerinizi  tekrar etme  olanağı sunar.
Not alırken öğretmenin ağzından her çıkanı yazmamalıyız. Öğretmenin söylediklerini  analiz etmeli ve konuyu anlamamızı sağlayacak yerleri yazmalıyız. “ Burası çok önemli..., Ama..., Dikkat edin!, Sonuç Olarak..” ile başlayan cümlelerini kaçırmamalıyız. Bunu kolaylaştırmak ve dersi aktif dinlemek için neler yapabilirsiniz;
  • Öğreneceğiniz konuya bir gece önceden göz atabilirsiniz
  • Konu ile ilgili sorular çıkarabilirsiniz
  • Daha dikkat çekici olması için renkli kalemlerinizi yanınıza alabilirsiniz.
  • Ekstra bilgiler için yapışkanlı not kağıtlarınızı hazırlayabilirsiniz.
  • Konuyu internetten izleyebilirsiniz.
Birçok öğrenci zorunlu veya alışkanlıkla derste not alıyor ama kaç öğrencinin aldığı notlar daha sonra tekrar kullanılıyor? Ya da kaç öğrencinin notları öğrenmeyi kolaylaştırıyor? Veya bu notlar bize sınavlara çalışırken zaman kazandırıyor mu? Her not alan öğrenci başarılı mıdır?  Bu soruların kişi zamirlerini ben yapıp kendinize sorabilirsiniz..Yani sizin notlarınız ne kadar etkili? Etkili not almanın birçok yolu var. Ben her konuda kişinin kendi yöntemlerini bulması gerektiğine inanıyorum. Her birinizin çalışma tarzı, çalışma saatleri, düzeyi, öğrenme stili bambaşkayken “Tek  bir not alma tarzı var bunu herkes yapsın ve başarılı olsun!”demek çok aldatıcı olacaktır. Ama tıpkı çalışırken olduğu gibi not alırken de hepimize fayda sağlayacak teknikler var. Etkili not almak için;
  • Defter ya da A4 boyutunda renkli,renksiz, düz, çizgili, kareli kağıtlar kullanabilirsiniz. 
  • Defterinizde belirli bir stilde ve her zaman aynı şekilde not alırsanız öğrendiklerinizi iyi bir şekilde organize edebilirsiniz. Örneğin; her zaman defterin soluna anahtar kelimeleri, formülleri ve soruları yazıp; sağ tarafı ayrıntılı notlara, problem çözümlerine ayırabilirsiniz.O günün dersini renkli bir not kağıda özetleyip sayfanın sonuna veya boş kalan yerine yapıştırabilirsiniz.
  • Her dersin defterini ayrı tutmanız, o dersleri zihninizde de ayrı ayrı ve daha  kolay tutmanızı sağlayacaktır. 
  • Farklı renk kalemler kullanmak hem sizi monotonluktan çıkarıp dikkatinizi artıracak hem de renklerle bilgileri görselleştirmiş olacağınızdan bilgileri kısa sürede hatırlamanızı sağlayacaktır.
  • A4 kağıda not almak ve onları dosyalamak; çalışırken hepsini yanyana koyup konuyu bir bütün halinizde görmenizi sağlar. Ayrıca konu ile ilgili daha sonradan yeni öğrendiğiniz bilgileri araya eklemenizi kolaylaştırır. 
  • Farklı derslerde farklı yöntemler deneyebilirsiniz.Kısaltmalar, semboller kullanabilirsiniz. Hatta hatırlatıcı resimler de çizebilirsiniz. Zihin haritaları oluşturabilirsiniz. Böylece derste önemli kısımları zihninizde tutmayı kolaylaştırırsınız.  Kimya dersinde bileşiklerin formüllerini ezberlemek için baş harfleriyle akrostiş oluşturabilirsiniz: Hasan 2 Salak Osman 4 gibi(Sülfürik Asit). Dil bilgisinde dikkat çekici bir kelime grubu oluşturabilirsiniz: FıSTıKÇı ŞaHaP gibi sert sessizleri kolayca hatırlamanızı sağlar. Geometride size özelliği hatırlatacak ilginç bir slogan bulabilirsiniz: Dik üçgende hipotenüse ait kenarortay, ayırdığı parçaların uzunluğuna eşittir(MUHTEŞEM ÜÇLÜ)
  • Cornell Metodu: Defteri ve A4 kağıdını soldan 5cm olacak şekilde dikey bir çizgiyle ikiye bölün. Daha sonra da alttan 3cm olacak şekilde yatay çizgi ile bölün. Sağa ; ders esnasında ayrıntılı bir şekilde not alın. Sola; dersten önce ve ders esnasında  anahtar kelimeleri, konu ile ilgili soruları, formülleri not edin. Alta; dersten sonra , dersi kendi kelimelerinizle anladığınız şekilde birkaç cümleyle özetleyin. Sınav zamanı sağ tarafı kapatın ve soldaki kelime ve sorular üzerinden konuyu öğrenip öğrenmediğinizi sorgulayın daha sonra açıklama ve özet kısımlarını okuyun.
Bu yazdıklarımı yapabilirsiniz, geliştirebilirsiniz, kendi yorum ve taktiklerini ekleyebilir veya değiştirebilirsiniz. Önemli olan sizin o dersi o konuyu gerçekten öğrenmeniz ve uzun süreli belleğinize atmanız. Not aldıktan sonra bilgileri çok daha uzun süre saklamak ve kullanmanız gerektiğinde kolayca geri çağırmanız için;
  • Notlarınızı o akşam okuyun.
  • Sabah kalktığınızda göz atın.
  • Konu ile ilgili sorular çözün.
  • Yapamadığınız soruları not alın, isterseniz o konu ile ilgili sayfaya ekleyin. Yardım alın ve soruların çözümlerini öğrenin.
  • Bir hafta sonra öğrendiğiniz konuyu anahtar kelimeler ve sorular üzerinden tekrar edin.
  • Bir ay sonra konu ile ilgili tekrar testi çözüp notunuzu okuyun, eksik öğrenmeleriniz varsa mutlaka notunuza ekleyin. 
Ders çalışmak veya not tutmak bize başarıyı getirmez! Ama başarılı olma yolunda en büyük yardımcımız olurlar. İyi çalışmalar diliyorum, zihniniz hep açık olsun:)

18 Ağustos 2018 Cumartesi

Pomodoro Tekniği ve Yorumu

Pomodoro Tekniği, İtalyan bir öğrencinin çalışırken domates şeklinde bir zamanlayıcıyı 25dakikaya ayarlayarak kullanmasıyla ortaya çıkmıştır. İtalyancada domates "Pomodoro" demek olduğundan kullanılan zamanlayıcının şekli tekniğe adını vermiştir. Tüm ders çalışma tekniklerinin amacı zamanı verimli kullanarak çok fazla saat harcamadan iyi bir çalışma ortaya koymaktır. Bir öğrenci bunu ders çalışmak için, performans ödevini veya projesini hazırlamak için kullanabileceği gibi odasını toplamak, yeni bir dil öğrenmek, antrenman yapmak için de kullanabilir. Hatta tüm bunları programına dahil edip birlikte de yapabilir. Bir üniversite öğrencisi vize ve finallerine hazırlanırken ayrıca tezini yazarken teknikten faydalanabilir. Masa başında çalışan yetişkinler de yapacakları işleri görev görev bölerek var olan zamanlarını çok daha verimli bir şekilde kullanabilir.

Pomodoro Tekniğini Uygularken;

  1. Gününüzü Planlayın:
  • Gün içinde yapacağınız işleri önem sırasına göre yazın veya çalışacağınız dersleri konu çalışması ve soru çözümü olarak sıralayın✅
  • Kolaydan zora veya zordan kolaya sıralayabilirsiniz ama en zinde olduğunuz saatleri zor işlere veya daha zor öğrendiğiniz derslere ayırmanız sizin yararınıza olacaktır. Program hazırlamak ile ilgili yazımı okumadıysanız buraya tıklayarak okuyun ve kendinize güzel bir program hazırlayın✅
  • Her bir görevin kaç Pomodoro olacağını belirleyin. Yani bir konu çalışmasının veya 100 soru çözümünün kaç tane 25dk süresince yapılacağını hesaplayın. Bu yöntemin bir getirisi de zamanla işlerinizin süresini çok daha doğru belirlemek olacaktır. Böylece iş/ders yönetiminizi çok daha doğru yapabileceksiniz.✅
    2.  Pomodoro'yu Başlatın:

  • Çalar saatinizi, telefonunuzu(uçak moduna alıp), zamanlayıcıyı veya telefonunuza indirdiğiniz herhangi bir Pomodoro Zamanlayıcısını(Just Focus, Focus Keeper vb.) kullanarak süreyi 25dk'ya ayarlayın.✏️
  • Bu süre boyunca sadece önünüzdeki konuya odaklanın başka bir iş/ders düşünmeyin.✏️
  • Acil bir durum harici asla kalkmayın ve 25dk'yı sonuna kadar kullanın.✏️
  • Herhangi bir şekilde bu zamanı bölerseniz tekrar en baştan başlamanız gerekir unutmayın!✏️
.   3. Mola Verin:

  • 25dk sonunda 5 dk mola verin.🌟
  • Bu süre için de alarm kurabilirsiniz. 🌟
  • Yerinizden kalkın, hareket edin.🌟
  • Su için mutlaka ve istiyorsanız kendinize bir içecek hazırlayın.🌟
  • Sağlıklı Atıştırmalıklar da yiyebilirsiniz.🌟
  • Asla telefonunuzla ilgilenmeyin.🌟
.  4. Pomodoroyu 4e tamamlayın:

  • 25dk çalışma 5 dk mola olacak şekilde dört Pomodoro gerçekleştirin.📝
  • Bundan sonra 15-30dk arasında uzun bir mola verin.📝
  • Sözel bir dersten sayısal bir derse geçebilirsiniz.📝
  • Aynı dersin yeni bir konusuna geçebilirsiniz.📝
  • Uzun aranızda fiziksel ihtiyaçlarınızı karşılayın.  📝
  • Telefona bağımlı iseniz bu sürede telefonunuzla da ilgilenenilirsiniz.📝
.   5. Kaç Pomodoro Yapmalı:

  • Günlük Pomodoro sayınızı siz belirleyebilirsiniz.👍🏻
  • Okula,staja gidiyorsanız veya özel ders alıyorsanız o süreleri çıkarmalısınız.👍🏻
  • Çalışacağınız konulara ve zamanınıza göre 8 -12 pomodoro arasında ideal bir çalışma olacaktır.👍🏻 
Kendi Pomodoronu Kendin Belirle:

  • Herkesin odaklanma süresi ve çalışma tarzı farklıdır. Bu yüzden hiç ders çalışamayan bir insan yukarıda yazdığım teknikle başlarsa bir düzen oturtacaktır. Belirli bir çalışma tarzı olan bir öğrenci içinse gereksiz veya kısa gelecektir. Mantık çok basit aslında; plan yap, belirli bir süre odaklanarak işini yap, biraz dinlen ve devam et! 
  • Benim için 25dk çok kısa bir süre çünkü ben konuyu bitirip kalkmayı tercih ederim, bunun için de 40dk ile 90dk arasında çalışabilirim. Aynı şekilde başka bir öğrenci 1saat boyunca çalışmayı tercih edebilir. Konu çalışmasını 25dk tutup soru çözmeyi 90dk olarak belirleyebilirsiniz. Bu süreler tamamen size bağlı, odaklanma süreniz ve çalışma tarzınızla doğru orantılı olarak ayarlanabilir. Ama benim için en önemli nokta molalar kesinlikle kısa olmalı! 3-5dk yeterlidir. Bir esneme, su içme veya ihtiyaç giderme süresi olarak kullanılabilir. 
  •  Birkaç etütten sonra da uzun mola vermek sağlıklı olacaktır. 30-90 dk arasında ihtiyacınıza göre değişebilen bir büyük mola verebilirsiniz. Bu arada yemek yiyebilir, kısa bir uyku çekebilir veya sosyal medya ile ilgilenebilirsiniz. 
  • Çalışma süreniz de size bağlı ama sınava hazırlanan öğrencilerin okul yokken 5-6 saat , okul varken de 3 -4 saatlik bir çalışma yapması iyi olacaktır.
  • Zamanınızı doğru kullanmak; ders zamanı çalışmanıza odaklanıp molalarda dinlenmeniz demektir. Küçük işleri, yorulduğunuz ve verimsiz saatlerinizde yapabilirsiniz.
Zaman herkesin eşit düzeyde sahip olduğu bir hazine, onu nasıl kullanacağına sen karar ver:)
instagram: zynpbnck , 40netmatematik
youtube: Eyüp B.

10 Ağustos 2018 Cuma

Yaratıcı ve Verimli Çalışmak İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Başarılı bir hayat; uyumlu, mutlu ve doyumlu yaşanan  bir hayattır. Buna ulaşmak için yapmak istediklerinizle yapmanız gerekenleri bir potada buluşturmalısınız. İsteklerimiz ve bizden istenenleri gerçekleştirmek için nasıl bir yol izleyebiliriz?

  1. Çalışma Ortamı:
  • Çinlilerin eski yerleşim sanatı Feng Shui’yi duymuşsunuzdur. Bu felsefeye göre odanın bir duvarını arkanıza alıp yönünüzü kapıyı görecek şekilde ayarlarsanız oda içerisinde kendinizi korunaklı ve güçlü hissedersiniz. Bu da sizdeki hakimiyet duygusunu artırır ve olduğunuz odada çalışırken daha konsantre olmanızı sağlar.
  • Odanız yapı itibariyle buna uygun değilse de sizden ricam yönünüz  yatağınızı, televizyonunuzu, bilgisayarınızı, açık pencerenizi görmeyecek şekilde olsun.
  • Kapalı bir ortamdaki hava dışarıdaki havadan ortalama 3 kat daha fazla kirlidir. Bizlerin düşünen beynimize , beynimizin de çalışmasını rahatça gerçekleştirmesi için enerjiye yani bunu sağlamak için oksijene ihtiyacı vardır. Bu yüzden odanızı sık sık havalandırın. Hatta uyanır uyanmaz gün ışığını odaya davet edin bu şekilde sabah enerjiniz çok daha yüksek, ruh haliniz daha iyi olacaktır.
  • “Zeki insanlar dağınık çalışır.” gibi cümleleri bir kenara bırakın, kendinizi kandırmayın ve olabildiğince düzenli olun. Çünkü bilimsel olarak dağınıklık sadece fiziksel ortamda değil zihinsel ortamda da yer tutar. Bunun sonucunda motivasyonunuz düşer, konsantrasyonunuz dağılır ve yeni fikirlerin, fursatların hayatınıza girmesine engel olursunuz. İnsan bir anda dağınıklıktan kurtulamaz. Siz de bunun için küçük bir plan oluşturun; her gün 10dk ayırın ve toparlayın. Her gün bir çekmecenizi düzenleyebilirsiniz. Ama buradaki en en önemli kısım dağıtmaya devam etmeyin! 
  • Duvarlarınızdaki posterleri çalışma masanız harici yerlerde bulundurun. Çalışma masanızın karşısına ise size amacınızı hatırlatacak yazıların ve resimlerin bulunduğu bir pano asabilirsiniz. Lütfen bunu da abartıp hayal dünyasına dalmanıza neden olacak şeyler asmayın. Sade olun.
  • Sağlıklı atıştırmalıkları ulaşabileceğiniz yerlerde bulundurun.
2.  Araç Kullanımı:

  • Çalışmak için ihtiyacınız olan her şey bulunsun. Kalemleriniz, kağıtlarınız, not kağıtlarınız vb. 
  • Her dersten konu anlatım kitabınız, seviyenize uygun ve sizi bir üste çıkaracak kitaplarınızı öğretmenlerinize sorarak edinin.
  • Bilgisayardan çıktı alıyorsanız basit bir yazıcı edinebilir veya usb’nize atıp belgeleri düzenli bir şekilde dışarıda çoğaltabilirsiniz.
3. Zaman Yönetimi:

  • Yapmanız gereken işleri belirleyin.
  • Önceliklerine göre sıralayın.
  • İşlerinizi yaparken “HAYIR” demeyi öğrenin. Acil durumlar ve çok az sayıda özel durum hariç işiniz bitmeden kalkmayın. 
  • Gün 24 saat ortalama 8 saatini uykuda geçiriyorsunuz. Geriye kalan 16 saati planlamak size kalmış. Ben günün %20sini sevdiğiniz ve yapmak istediğiniz şeylere ayırın diyorum. Bunu saatlerce televizyon izleyerek veya sosyal medyada geçirerek(yani öldürerek) bitirmek yerine yaratıcılığınızı destekleyecek sizi rahatlatacak kendi istediğiniz bir çalışma alanına ayırın.Kalan zamanda da odaklanarak ders çalıştığınız takdirde başarı da size aynı hızla yaklaşacaktır.
  • Herkesin verimli olduğu saatler farklıdır. Yalnız öğrencilerin en büyük hatası uykudaki hormonların önemini unutmak. Sizin uykuya doğru saatlerde ihtiyacınız var bu yüzden lütfen gece uyuyun sabah çalışın. İstediğiniz kadar erken kalkabilirsiniz, vücudumuz bir amaç için herhangi bir saat uyanmaya alışır. 
  • Aktif dinlenin; verimli olmadığınız aralıkları dinlenmeye ve küçük işlerinizi yapmaya ayırın. Böylece zamanınızı doğru kullanmış ve az zamanda çok iş yapmış olursunuz.
  • Daha önce yapılan çalışmalardan faydalanın. Kendi kendinize konuyu saatlerce çalışmanız gerekirken bir öğretmenden bunu dinlediğinizde çok daha kısa sürecektir. Youtube elinizin altında, konu anlatım izleyip soru çözebilir sonra soru çözümlerini izleyip yorum kabiliyetinizi artırabilirsiniz. ( Eyüp B. kanalına abone olup geometri ve matematik videolarını izleyin, videoların altındaki pdfleri indirip çözün.)
4. Etkili Çalışma:

  • Okula, dershaneye ve özel derse giderken ön hazırlık yapın. Konuya göz atın, dinleyin veya izleyin.
  • Kesinlikle not alarak dinleyin, çalışın. Not alma tarzınız kendinize özgü olabilir; kısaltmalar veya kodlamalar kullanabilirsiniz, resim çizebilirsiniz, akıl haritaları oluşturabilirsiniz, not kağıtları ve renkli kalemler kullanabilirsiniz, deftere veya tablete yazabilirsiniz. Hızlı olun!
  • Notlarınızı aldıktan sonra hemen tekrar edin, gerekirse düzenleyin. 
  • Aralıklarla konuları tekrarlayın. Özellikle her ayın sonunda genel tekrar testleri çözün.
  • Mutlaka soru çözün, konuyu kavradığınızı anlayabilmeniz için uygulamalarınızı değerlendirmelisiniz.
  • Yapamadığınız sorular için bir defter oluşturup kesip yapıştırın ya da bir dosya edinin içine koyun sonra da bu soruların çözümlerine ulaşın.
  • “Öğrendiklerim” veya “Püf Noktalar” diye isimlendireceğiniz bir defteriniz olsun buraya kendi cümlelerinizle notlar alın, önemli soru tiplerini yapıştırın veya çizin.
5. İstikrarlı Olun:

  • Başarılı olabilmek için mutlaka amacın açık ve net bir biçimde tanımlanmış olması, kişinin buna inanması ve bu amaca yönelik yıllık, aylık ve haftalık programların düzenlenmesi gerekir.
  • Amacınız için bir gün veya üç gün değil her gün çalışmalısınız.
  • Belirli bir hedefiniz ve sizi bu hedefe götüren programınız olmazsa bir hafta sonra ne yapacağınızı bilemezsiniz.
  • Sınavlarda çıkan konular belli. Sınava kadar olan süre de belli. Bu durumda önce çalışmanız gereken konuları aylara bölün ve bitirilecek dersleri belirleyin.(İster her dersi birlikte götürün isterseniz bir ay Fizik ve Matematik bir ay Türkçe ve Biyoloji çalışın. )
  • Sonra haftalara bölün; her hafta çalışmanız gereken konu ve kavramları yazın. Böylece günde kaç saat ders çalışmaya ayıracağınızı görün. 
  • Günü  konsantrasyon sürenize bağlı olarak etütlere bölün. Örneğin sadece 25-30 dakika verimli çalışabiliyorsanız , çalışma süreniz bu olsun ve dinlenme süreniz 5dk olsun. 4 etüt(ders ve mola) tamamladıktan sonra da yaklaşık 1 saatlik bir mola verin ve sonra tekrar 3 veya 4 etüt yapın. 
  • Çalışırken sadece ders, dinlenirken de sadece rahatlamayı düşünün.
  • Kendinize ve sevdiklerinize zaman ayırın. 
Etkili çalışmak, belirlenmiş amaçlar ve saptanmış öncelikler doğrultusunda zamanı programlı olarak kullanmaktır. Sizler bunu hayatınıza uygulayabilirseniz hem kendinize hem hobilerinize hem de amacınız için gereken çalışmaya zaman ayırmış olursunuz. Düzenli ve programlı olmak bize başarıyı getirecektir. 

instagram: zynpbnck , 40netmatematik   
youtube: Eyüp B.



4 Ağustos 2018 Cumartesi

ÖZ DENETİM

Öz denetim, kişinin kendi davranışlarını kontrol etmesi, dürtülerine karşı koyabilmesi ve isteklerini bir süre erteleyebilmesidir. Yani kişinin düşünce, dürtü ve duygularının üzerine çıkabilme becerisidir. Bu beceri insanda  sonradan gelişir. Bir bebek eline aldığı her şeyi ağzına atarken, zamanla nelerden uzak durması gerektiğini öğrenir. Peki öğrenemezse ne olur? Walter Mischel’in dünyaca ünlü “Marshmallow Testi” 4 yaşındaki bir grup çocuğa uygulanıyor ve yıllara yayılarak gözlem devam ediyor. Çocuklarla  tanışılıp güven aşılandıktan sonra, çocuklar odaya alınıyor ve bir şekerlemeyle yalnız bırakılıyorlar. Şekerlemeyi yemek istediklerinde zile basacaklar ama basmayıp beklerlerse ikinci bir şekerlemeleri olacak ve ikisini birden yiyebilecekler. (Bizim için çok kolay görünen, beklenebilir diyeceğimiz süre 4 yaşındaki çocuklar için inanılmaz uzun ve şekerleme de bir o kadar karşı konulmaz bir nesne) Mischel teste tabii tuttuğu çocukları zamanla inceliyor(10 yıl sonra...20 yıl sonra) ve kendi isteğiyle şekerlemeyi yemeyen yani hazzı erteleyen , duygularını kontrol edebilen çocukların ileriki hayatlarında birçok alanda diğerlerine göre çok daha başarılı olduklarını gözlemliyor. Bu çocukların akademik başarısının, üniversite sınavındaki sonuçlarının daha yüksek, sosyal becerilerinin iyi, daha az madde bağımlısı, obeziteye karşı dirençli, stresle mücadele edebilen, insanlarla daha iyi ilişki kurabilen bireyler olduklarını gözlemliyor.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kendi davranışlarını kontrol etme becerisi insanlar arası ilişkilerde ve duygu denetiminde de önemli paya sahiptir. Öz denetim yapabilen çocuklar, yaşıtlarına göre daha az öfkelenir, daha az kaygılanır, daha rahat empati yaparlar. Çocuklar öz denetim kazanamazsa neler olur? Alışverişe gittiğinde gördüğü her şeyi almak isteyen, alamadığında öfke nöbetlerine giren bir çocuk olur. Okula başladığında dürtülerini ve duygularını kontrol edemediği için arkadaşlarına saldıran, onları ısıran bir ilkokul öğrencisi olur. Daha ileri gittiğimizde hayallerine ulaşmak için gireceği sınava çalışmak yerine sosyal medyadan kopamayan bir lise öğrencisi olur. Bunun ilerisinde hedeflerini gerçekleştirememiş, sevmediği işi yapan , insanlarla iletişim kurmakta zorlanan, kötü alışkanlıklarına dur diyemeyen mutsuz bir yetişkin olur.

 Şanslıyız, çünkü bunu hala değiştirebiliriz. İrademizi güçlendirebiliriz. Karar verme ve irademiz beynimizin ön lobunun kontrolünde gerçekleşir. Her birimiz güne %100 şarj  olmuş bir irade gücü ile başlarız. Gün içinde yaptığımız her şey irade gücümüzü azaltır veya tüketir. İrademizi doğru kullanmak için neler yapmalıyız? Öncelikle iradenin ne olduğunu hatırlayalım, uzun süreli hedeflere odaklanırken kısa süreli bizi cezbeden şeylerden kaçınmaktır irade. Demek ki ben güne başlarken öncelikle kendime şunu sormalıyım; Bugün neler yapacağım? Ben her şeyi yazan biriyim ve bunun inanılmaz faydasını görüyorum. Beynimizin her şeyi saklamasını bekleyemeyiz, akıllı telefonunuza not alabilir hatırlatmalar koyabilir veya not defterinize “Yapılması Gerekenler Listesi(To Do List)” diyerek gün içinde yapacaklarınızı yazabilirsiniz. Böylece günün planlamasını hızlıca yapabilir, gerekli ve daha az gerekli işlerinizi görebilirsiniz. İrademiz zamanla zayıflar bu yüzden o en güçlü anlarını “Önemli İşler” diyeceğimiz o günün yapılması gerekenlerine ayırmalıyız. Önce Matematikten konu dinleyip soru çözme görevimizi   yapmalı sonra irademizi de kendimizi de dinlendirmek için sosyal medyada zaman geçirmeliyiz, ardından yine yapmamız gereken 2. işe yönelmeliyiz. Bunun yanında irademizi güçlü kılacak, destekleyecek önemli şeylere dikkat etmeliyiz. Uyku hormonlarımızın çalıştığı, vücudumuzun yeni güne hazırlandığı çok önemli bir evre. Bu yüzden uykumuzu iyi almalıyız, uykusuz kalırsak irademiz zayıflar hafif bir sarhoşluk hali gibidir uykusuzluk ve kontrolümüz zayıflar. Bu yüzden gerekirse gün içinde 20dklık bir uyku sizin verimliliğinizi artıracaktır.

Bunları uygulamayı kolaylaştırmak için de yapılması gerekenler var; 1. Çevrenizi cezbedicilerden arındırın! Telefonunuz, gelen mesajlar ve bildirimler sizin dikkatinizi dağıtıyorsa bu bir engelleyicidir. Telefonu çalışma süresince kapatabilir, uçak moduna alabilir veya odanın dışında bırakabilirsiniz. 2. Cezbedicilere ulaşmayı zorlaştırın! Telefonunuzdaki uygulamaları silebilir böylece hemen ulaşımı engellersiniz. Artık istediğinizde açıp web sayfasından giriş yaparsınız. Dizi kanallarına üye olamazsanız onları her an elinizin altında bulamazsınız. 3. Doğru davranışlarınızı pekiştirin! Ders çalıştınız, bunun olumlu yanlarını görün ve yineleyin. Ödülü gerekli görmüyorum ama sadece günün hedeflerini doğru şekilde yaparsam dizimden 2 bölüm izleyeceğim demek sizin davranışınızı olumlu yönde destekliyorsa yapabilirsiniz. Ama lütfen dizi izlemek için ders çalışmayın bu amacınıza hizmet etmeyecektir.4. Kendinizi dinleyin, odaklanın! Günün ilk saatleri veya yorgunken gözlerinizi kapatın dik oturun ve düşünmemeye çalışın. Beynimiz sürekli düşünmeye programlı olduğundan aklınıza gelen her şeyi kovmak da ön lobunuzu harekete geçicirecektir. Ve ruhunuzu sakinleştirecektir.  

Özetlersek;
İyi bir iradenin sırrı:
•Hedefini aklında tut! Göreceğin yerlere yaz.. Her sabah uyandığında kendine hatırlat..
•Tepkini bastır! Düşün, dinle, anla ve yapmak istediğini değil doğru olanı yapılması gerekeni yap.
• Hedefe doğru attığın adımları izle, gözlemle, değerlendir! Neler yaptın, neredesin, nasıl yol alıyorsun..
Hayattaki başarı mevcut durumdaki zevklerini erteleyip gerçek mutluluğa odaklanmaya bağlı. Bu yüzden ; ŞİMDİNİ DONDUR, SONRAYI ISIT!