28 Mart 2015 Cumartesi

Sınav Sürecini Nasıl Değerlendirmelisiniz?


Yapılan araştırmalar, istatistiki veriler gösteriyor ki; Türkiye'de iyi üniversite ve bölümlerde genellikle zeka düzeyi normal olan öğrenciler bulunuyor. Benim bundan yaptığım çıkarım iki normal zeka düzeyine sahip öğrencinin girdiği bir sınavda düzenli, azimli, inançlı çalışanın başarılı olduğudur. Yapılan sınavlar bir sıralama sınavı, yani siz birilerinden biraz daha fazla bilmeli ve uygulamalısınız. Bunu başarmak için ne yapmalısınız?
Zamanını Planla!
Yapılacak zaman planlamasıyla gün daha verimli hale getirilebilir. Planlama yapılırken, yatış ve kalkış saatleri ile uykuda geçecek toplam süre öncelikle belirlenmeli ve ölçünün dışına da çıkılmamalıdır. Zamanı kullanma becerisi kazanabilmek için önce, çalışma çizelgesi hazırlanmalı,  çizelgede, derse ve diğer aktivitelere ayıracak zamanlar belirlenmelidir. Çalışılması düşünülen dersler uygun saatlere yerleştirilmelidir.
Harekete Geç!
Başarıyı engelleyen faktörlerden birisi de ertelemedir. Sadece hafta sonu çalışırım düşüncesi uygun bir çözüm yolu değildir. Yapılması gereken ,ders tekrarlarının birikmeden günlük olarak yapılmasıdır. Unutmamanın en önemli ilacı kısa aralıklarla yapılan tekrarlardır. Erteleme yapıldığında ise ders konular birikecek, zamanın daralması, sınava ilişkin beklentilerin artması ve bütün bunların altından nasıl kalkılacağının bilinememesi sizlerde bıkkınlık ve karamsarlık oluşturabilir. Aşırı kaygı düzeyi oluşturabilir.
Etkili ve Verimli Çalış!
Önemli olan çok çalışmak değil, verimli çalışmaktır. Sürekli olarak aynı türden sorulat değil, aynı konunun farklı sorularını çözerek yorum kazanılmalıdır. "200tane aynı soru çözdüm" durumu sadece rakamsal anlamda öğrenciyi ve aileyi mutlu edecektir. Başarıya ancak nitelikli bir çalışmayla ulaşılır. Bunun için öğrencinin çözdüğü her sorudan bir şey öğrenmesi gerekir.
Deneme Sınavlarını Önemse!
Gerçek sınavda imtihan boyunca kitapçığın başından kalkılamayacağı için bu sınavlarda da aynı itina gösterilmeli. Sınavda her öğrenci kendi ders başarısına, psikolojik yapısına göre bir strateji belirlemeli. Çözülecek test sınavları bu stratejinin oluşturulabilmesi için çok önemli. Örneğin aşırı kaygılı, çözemediği soru veya sorular karşısında demoralize olan bir öğrenci, testin en iyi bildiği konularına dönük sorularından başlayarak bu sıkıntısını aşıp aşamadığını bu test çözümlerinde gözlemleyebilir. Deneme sınavı çözmenin bir diğer mantığı da grup içerisindeki pozisyonu ve başarı düzeyindeki değişimi görmektir. Unutmayalım ki, uygulanan sınavlar, sıralama sınavlarıdır. Yani öğrenciler bireysel bir yarış içerisinde değil. O nedenle test sınavı sonuçlarını da bu kriteri göz önüne alarak değerlendirmeliyiz. Test sonuçları değerlendirilirken baz alınacak kriter eğer denemeye sabit sayıda öğrenci giriyorsa grup içerisindeki sıralamadır. Üstelik yüzdelik dilimdeki değişim de fikir verecektir.
Sevgilerimle...

17 Mart 2015 Salı

LYS'ye Çalışalım!


Her birinize geçmiş olsun diyorum. YGS ile ilgili şu an yorum yapmak istemiyorum. Kısaca bir durum değerlendirmesi yapacağım sadece. 3 kademeli bir sınav bu; YGS(bilgi, hız, yorum kabiliyeti, sınav stresi vb ölçen birinci kademe), LYS( bilgi ölçen ikinci kademe), Okul Başarı Puanı( süreç ölçen üçüncü kademe) . Birinci sınav genel için zor olduğundan ciddi bir kayıp olduğunu düşünmüyorum. Her zaman kendi öğrencilerime de bunu söyledim ve sizlere de bunu yineliyorum " LYS YGS'den çok daha büyük etkiye sahip bir sınav çok daha önemli." Bu yüzden biten sınavın sıkıntısını bir kenara bırakıp hemen LYS programınızı oluşturmalısınız. 

YGS'ye hazırlanırken konuların az olması, biraz daha mantık ve yorum gerektirmesi sebebiyle konuyu derinlemesine çalışmasanız da soru çözümleri yaparak konuyu kavrayabiliyordunuz. Fakat  LYS çalışmalarınız YGS çalışmalarından farklı olmalı. LYS’ye kaynaklık eden ders konularıyla ilgili bilgi düzeyinizi artırmalısınız. Konuları tamamen bitirdikten sonra test çözmelisiniz. Daha uzun ve çok konu olduğu için unutmamak adına ara ara tekrarlar yapmalısınız. . LYS  çoğunlukla bilgiye dayalı sorulardan oluştuğu için, çalışma alışkanlığı olan, ders çalışan adaylar için çalışmanın karşılığının alınacağı bir sınavdır. Kolay, orta, zor sorular olabilir bunun kolay ve ortasını yapabilecek zoru için de uğraşacak  süre bulabilirsiniz

LYS'ye Adım Adım;
1. LYS’ye kaynaklık eden ders konularını belirleyin, zamanınızı planlayın. Okul sınavlarınıza çalışırken LYS kitaplarınızdan çalışın, LYS testlerini çözün. Konu bitince LYS'de çıkmış soruları çözün. 

2. Okulda, dersanede konuları dikkatlice dinleyin. Derse gitmeden hazırlıklı gitmeli, sonrasında da mutlaka tekrarınızı yapın. Kendi notlarınızı alın. Öğretmenlerinizin vurguladığı noktalara dikkat edin. Kendi başınıza 2saatte çalışacağınız bir konuyu derste 40dakikada öğrenebilirsiniz , zaman kaybetmeyin. 

3. Çalışmalarınızı ertelemeyin, tekrarlarınızı uygun kaynaklardan yapın. Bir soru bankasındaki konu ile ilgili soruları çözdükten sonra tekrar yapacağınız zaman çözebileceğiniz bir soru bankası da edinin.

4. Okulda, dersanede, farklı dersanelerde yapılan ciddi deneme sınavlarına tıpkı sınava girer gibi gidin. Bu ortamı çok kez yaşadığınızda hızınızı, bakış açınızı, hatalarınızı, eksiklerinizi, heyecanınızı görmüş olacaksınız. Bunları da her denemede mutlaka düzeltmek için gayret gösterin. 

5. En önemli referans sınavda çıkmış sorulardır. Lütfen sınavla ilgili " O soru çıkmaz, bu sorulmaz, o yapılmaz, uzun olmaz, kısa olmaz, zor olmaz vb" yorumları yapmayın ve yapanları dinlemeyin. Sınavı ÖSYM'den başka kimse bilemez. Siz karşınıza çıkacak her soruya hazırlıklı olmalısınız, bu yüzden düzenli çalışmalısınız.

6. Deneme çözmeyi sevdiğinizi biliyorum. Denemeler en kaliteli soruların ayrıldığı sınavlar. Bunları daha konuları tam anlamıyla kavramadan harcamayın. Soru bankalarınızı çözün. Konularınız tamamen bitirdikten sonra denemelerinizi çözün daha verimli olacaktır. 

7. Hastalık ve ciddi problemler harici eğlence veya herhangi bir şey için ders çalışmamazlık yapmayın. Çünkü motivasyonunuzu diri tutmanız için her gün düzenli çalışmaya ihtiyacınız var. Düzenli çalışmak sizi sınav stresinden de uzak tutacaktır.  

8. İsteyin, inanın, çalışın ve başarın:) 

Zaman geçerken geçmişe dönük hiçbir şey yapamazsınız, fakat şu an sizin! Kimse onu sizden alamaz , siz müsade etmediğiniz müddetçe! Şimdinize sarılın, şimdininizi iyi değerlendirin, o sizin..Şevkinizi kırmadan, azimle, inançla çalışın.. Hedeflerinize bir adım daha yaklaştınız, adımlarınızı sıklaştırıp hızlandırın ve O'na ulaşın:) 


10 Mart 2015 Salı

Yaşam Başarısını Elde Eden Çocuklar Yetiştirmek...

Yaşam başarısı, hayatı anlamlı kılmak demektir. Kendi potansiyelini farkedip hayalleri için azimle şevkle mücadele eden insanlar da bu başarıyı mutlaka tadacaktır. Anne baba olarak çocuklarımızın her alanda başarılı ve en önemlisi mutlu olmasını isteriz. Onların sağlıklı, huzurlu, mutlu ve kendilerine yeterek hayatlarına devam etmeleri en büyük arzumuzdur. Bunun her çocuk için gerçekleşmesini de gönülden dilerim.
Bunları gerçekleştirmek için niyet etmek yetmez. Bunun için anne babalar olarak emek vermek gerekir. Bu emeği nasıl verdiğimiz ise çok önemli. Çünkü istediğimiz çocuğumuzun mutlu olmasıyken onu en çok mutsuz eden biz olabiliriz. Yanlış adımlar atıp hayatının rotasını değiştiren ve onu başarızlığa iten biz olabiliriz. Peki ne yapmalıyız ve ne yapmamalıyız?

  1. Çocuğumuzu sevmeli, onu dinlemeli, önemsemeliyiz. Bunu ona her zaman hissettirmeliyiz. Onu sadece bir sınavda başarılı olduğunda değil bu sınava hazırlanırken de takdir edip , motive etmeliyiz. Böylece sonucun değil sürecin önemli olduğunu hissettirmiş oluruz. 
  2. Onu gerçekten tanımalıyız. "Neyi sever, neyi sevmez, fiziksel olarak yeterlilikleri neler, yetenekleri, ilgi alanları neler, onu ne mutlu eder, ne zaman kendi gibi olur..?" bu soruların cevaplarını öğrenmeliyiz. Her çocuk özeldir. Her çocuk muhteşem bir potansiyelle dünyaya gelir, o zaman bize düşen potansiyelini fakedip farkettirip bunu kullanmasını sağlamaktır. Hayallerinden, hedeflerinden bahsettiğinde onu ilgiyle dinlemeli ve gerçek değerlendirmeler yapabilmesi için onu düşündürecek sorular sormalıyız nasihat vermek yerine. "Bunu neden istiyorsun? Buna ulaşmak için neler yapabilirsin? Kaynakların neler? Başarısız olursan ne yaparsın? ..vb"gibi sorular sorarak ona hedefi ile ilgili düşünmesi gerekenleri hatırlatmalıyız. Ve ona her zaman destek olacağımızı hissettirmeliyiz.
  3. Çocuğumuzun her alanda başarılı olabilmesi için yaşı itibariyle içinde bulunduğu dönemin görevlerini yerine getirmesi gerekir. Yaşı gelen her çocuk kendi yemeğini kendisi yemeli, banyosunu tek başına yapabilmeli, üstünü giyebilmeli, odasını toplamalı, okul için kendisi uyanmalı, evle ilgili üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmeli, ödevlerini kendisi yapmalı, sınavlarına çalışmalı, kendine zaman ayırmalı vb. Bu şekilde kendi yapabileceği görevleri yapmaz ve onun yerine bu görevleri biz yaparsak ileride sorumluluklarının farkında olmayan veya farkında olsa da bunları gerçekleştirmeyen bir birey yetiştirmiş oluruz. Yaşı geldiğinde konuşamayan çocuğun ileride hem konuşmada hem başka zihinsel işlerde yetersiz kalması gibi çocuğumuz da bunun olumsuz etkilerini birçok alanda hissedebilir. 
  4. Okul başarısı tek başına yeterli değildir ama çok önemlidir. Çocuğumuzun kişisel özelliklerini, özgürlüklerini göz ardı etmeyen bir okulda okumasını isteriz. Ülkemizde devlet ya da özelde tam anlamıyla çocuğunuzun özelliğine uygun, kişisel gelişimini destekleyen bir okul bulabilir miyiz bilmiyorum ama en azından uygun olmayanları eleyebiliriz. Okulun eksikliklerini kapatabiliriz. Mesela çocukluğundan başlayarak evde kitap okuma saatleri yapabilir, ona okuma alışkanlığı kazandırabiliriz. Spora, sanata ilgisini değerlendirmek ve geliştirmek için dışarıdan kurslara bakabiliriz. Bunu da bütçenize uygun şekilde yapmalıyız tabii ki:)
  5. Çocuğumuz herhangi bir derste istenilen seviyede olmayabilir. Ya da herhangi bir spor dalında başarı sağlayamamış olabilir. Bu onun yetersiz, başarısız olduğu anlamına gelmez. Ya doğru eğitmenlerle karşılaşmamıştır ya da bu alanlara ilgisi ve yeteneği yoktur. Unutmayın, sözel düşünen sözel derslere ilgisi olan sayılara hep mesafeli olmuş bir çocuğun Matematik Mühendisi olmasını beklemek tavuk yumurtasından ördek çıkmasını beklemekle eş değerdir. Çocuğumuz tabii ki eksiklerini kapatabilir, tabii ki azim ve çalışmayla adım adım yüksebilir. Fakat bu onun yetenek ve ilgi alanlarını göz ardı edebiliriz demek değildir.
  6. Ona "insan" olmayı, "insan" kalmayı öğretmeliyiz. Bunu ancak yaşayarak öğretebiliriz, çünkü çocuklar bizleri örnek alır bizlerin yaptıklarını çok çabuk kavrar ve uygular. Bu yüzden bizler elimizden geldiğince iyi ve doğru insanlar olmalıyız. Ahlaklı, saygılı, dürüst, hoşgörülü, çalışkan ve mutlu çocuklarımız olması için bizler de böyle anne babalar olmalıyız. 
Hayatını bizim istediğimiz gibi değil de kendi istediği gibi yaşayan çocuklarımız olsun. Kendilerini tanısın, hata yapsın ve bunlardan ders alsınlar, ne olursa olsun bizlerin onların hep yanında olacağımızı bilsinler. Güven ve sevgi duygusu ile aşılamayacak engel yok. Çocuklarımızla iletişimimizi engelleyen bizim onlara bakışımız, bunu düzeltirsek köstekleyen değil destekleyen aileler olabiliriz:)
Sevgilerimle...