Bunları gerçekleştirmek için niyet etmek yetmez. Bunun için anne babalar olarak emek vermek gerekir. Bu emeği nasıl verdiğimiz ise çok önemli. Çünkü istediğimiz çocuğumuzun mutlu olmasıyken onu en çok mutsuz eden biz olabiliriz. Yanlış adımlar atıp hayatının rotasını değiştiren ve onu başarızlığa iten biz olabiliriz. Peki ne yapmalıyız ve ne yapmamalıyız?
- Çocuğumuzu sevmeli, onu dinlemeli, önemsemeliyiz. Bunu ona her zaman hissettirmeliyiz. Onu sadece bir sınavda başarılı olduğunda değil bu sınava hazırlanırken de takdir edip , motive etmeliyiz. Böylece sonucun değil sürecin önemli olduğunu hissettirmiş oluruz.
- Onu gerçekten tanımalıyız. "Neyi sever, neyi sevmez, fiziksel olarak yeterlilikleri neler, yetenekleri, ilgi alanları neler, onu ne mutlu eder, ne zaman kendi gibi olur..?" bu soruların cevaplarını öğrenmeliyiz. Her çocuk özeldir. Her çocuk muhteşem bir potansiyelle dünyaya gelir, o zaman bize düşen potansiyelini fakedip farkettirip bunu kullanmasını sağlamaktır. Hayallerinden, hedeflerinden bahsettiğinde onu ilgiyle dinlemeli ve gerçek değerlendirmeler yapabilmesi için onu düşündürecek sorular sormalıyız nasihat vermek yerine. "Bunu neden istiyorsun? Buna ulaşmak için neler yapabilirsin? Kaynakların neler? Başarısız olursan ne yaparsın? ..vb"gibi sorular sorarak ona hedefi ile ilgili düşünmesi gerekenleri hatırlatmalıyız. Ve ona her zaman destek olacağımızı hissettirmeliyiz.
- Çocuğumuzun her alanda başarılı olabilmesi için yaşı itibariyle içinde bulunduğu dönemin görevlerini yerine getirmesi gerekir. Yaşı gelen her çocuk kendi yemeğini kendisi yemeli, banyosunu tek başına yapabilmeli, üstünü giyebilmeli, odasını toplamalı, okul için kendisi uyanmalı, evle ilgili üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmeli, ödevlerini kendisi yapmalı, sınavlarına çalışmalı, kendine zaman ayırmalı vb. Bu şekilde kendi yapabileceği görevleri yapmaz ve onun yerine bu görevleri biz yaparsak ileride sorumluluklarının farkında olmayan veya farkında olsa da bunları gerçekleştirmeyen bir birey yetiştirmiş oluruz. Yaşı geldiğinde konuşamayan çocuğun ileride hem konuşmada hem başka zihinsel işlerde yetersiz kalması gibi çocuğumuz da bunun olumsuz etkilerini birçok alanda hissedebilir.
- Okul başarısı tek başına yeterli değildir ama çok önemlidir. Çocuğumuzun kişisel özelliklerini, özgürlüklerini göz ardı etmeyen bir okulda okumasını isteriz. Ülkemizde devlet ya da özelde tam anlamıyla çocuğunuzun özelliğine uygun, kişisel gelişimini destekleyen bir okul bulabilir miyiz bilmiyorum ama en azından uygun olmayanları eleyebiliriz. Okulun eksikliklerini kapatabiliriz. Mesela çocukluğundan başlayarak evde kitap okuma saatleri yapabilir, ona okuma alışkanlığı kazandırabiliriz. Spora, sanata ilgisini değerlendirmek ve geliştirmek için dışarıdan kurslara bakabiliriz. Bunu da bütçenize uygun şekilde yapmalıyız tabii ki:)
- Çocuğumuz herhangi bir derste istenilen seviyede olmayabilir. Ya da herhangi bir spor dalında başarı sağlayamamış olabilir. Bu onun yetersiz, başarısız olduğu anlamına gelmez. Ya doğru eğitmenlerle karşılaşmamıştır ya da bu alanlara ilgisi ve yeteneği yoktur. Unutmayın, sözel düşünen sözel derslere ilgisi olan sayılara hep mesafeli olmuş bir çocuğun Matematik Mühendisi olmasını beklemek tavuk yumurtasından ördek çıkmasını beklemekle eş değerdir. Çocuğumuz tabii ki eksiklerini kapatabilir, tabii ki azim ve çalışmayla adım adım yüksebilir. Fakat bu onun yetenek ve ilgi alanlarını göz ardı edebiliriz demek değildir.
- Ona "insan" olmayı, "insan" kalmayı öğretmeliyiz. Bunu ancak yaşayarak öğretebiliriz, çünkü çocuklar bizleri örnek alır bizlerin yaptıklarını çok çabuk kavrar ve uygular. Bu yüzden bizler elimizden geldiğince iyi ve doğru insanlar olmalıyız. Ahlaklı, saygılı, dürüst, hoşgörülü, çalışkan ve mutlu çocuklarımız olması için bizler de böyle anne babalar olmalıyız.
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder